Ergenlik insan yaşamında değişimin en yoğun olduğu dönemdir. Hem fiziksel hem mental olarak farklılaşan çocuk, yetişkin olmaya çalışırken bir yandan da çocuk kalmak ister. Ergenlikle birlikte istekleri, zevkleri, alışkanlıkları farklılaşır, anne – babadan uzaklaşır, sorgulama ve reddetme dönemi başlar.
Bu dönemlerinde ergenlere karşı yaklaşımımız ne olmalı sorusuna cevaplar bulabilirsek kendilerini çaresiz hisseden ebeveynlere bir nebze olsun yol gösterebileceğimize inanıyorum.
1-Eleştiride cimri, övgüde cömert olun
Ergenlerin kabul görme, onaylanma ve beğenilme ihtiyaçları had safhadadır. Çocukluk döneminde büyüklerinin doğrularını ödünç alan ergen, bu dönemde sorgulamaya başlar ve kendi doğrularını bulmaya çalışır.
Odak merkezinin ‘ben’e kaydığı bu dönemde birey iç sesini daha fazla dinler, duygularıyla mantığı arasında denge kurmaya çalışır ve dış seslerden rahatsız olur.
Ebeveynler kendi yaşam deneyimlerini anlatsa da onları duymaz, akranlarının söylemlerini ise can kulağı ile dinler. Bu nedenle büyüme yolculuğunda attığı adımları izlemek, hatalarını görmezden gelmek, ona hissettirmeden yolunu kolaylaştırmak üzerindeki baskıyı azaltacaktır.
Yapmış olduğu olumlu davranış ve eylemler için övgü dolu sözler söylemek, bir sonraki adımı atması için yüreklendirmek çok önemlidir. İltifatlarınızı dinlemiyor, ya da umursamıyor gibi davransa da aslında önemsiyordur. Çaba gösterirken pes etmemek gerekir.
2-Farklı olduklarını kabul edin
Çocuklarımız bizimle aynı dönemde dünyaya gelmediler. Onların çağı bolca teknoloji ve bireysellik içeriyor. Sosyalleşmeyi sanal ortamlarda arkadaşlık etmek olarak algılayan yeni nesil ile aramızda hem anlayış hem yaşama bakış açısı olarak farklı olduğumuzu kabul etmeliyiz.
Bizim doğrularımızla onlarınki örtüşmeyebilir. Bize eski kafalı diyebilirler. Kendi anne – babamızla yaşadığımız çatışmaları, kendimizi kabul ettirme çabalarımızı hatırlayabilsek daha anlayışlı olmayı da başarabiliriz.
Nelerden zevk aldıklarını, günün trendlerini, popüler olan konu ve kişileri öğrenmeye çalışmak, aynı dili konuşabilmek aradaki bağın zayıflamasını engelleyebilir. Ancak; özel yaşamlarına müdahale etmekten, arkadaşlarıyla sanal ortamdaki muhabbetlerine katılmaktan uzak durmakta yarar vardır.
Anne – babanın tutumu güven veriyorsa ergen yalan söyleme veya saklama gereği duymadan iletişim kurabilir. Ancak; telefonu, sosyal medya hesapları kontrol edilen ergen bunu fark ederse yaşayacağı güvensizlik duygusu tamamen ailenden kopmasına, güveneceği bir liman aramasına ya da içine kapanmasına neden olacaktır.
3-Bu dönemin geçici olduğunu kendinize sık sık hatırlatın
Ebeveynler bazen kendilerini çaresiz hissedebilir, çıkış noktası bulmakta zorlanabilirler. Sürekli çatışma halinde olmak, söz dinletememek, yaptığı hataları görüp eleştirememek zordur elbette.
Ama geçmişe bakıp benzer bir yoldan geçtiğimizi hatırlamak işe yarayabilir. Her bireyin ergenliğe başlama ve yetişkin olma yaşı farklı olduğu için net bir süreden bahsedemesek de bir süre sonra fırtınanın dineceğini bilmek rahatlatıcıdır.
Kendisini fiziksel olarak ucube, mental olarak kafası karışık hisseden çocuk anne – babasının koşulsuz sevgisinden dahi rahatsız olabilir. Onun tek istediği bir an önce bu sürecin bitmesi, bedeninin bir yetişkine dönüşmesi ve eylemlerinin, söylemlerinin kabul görmesidir.
Bu süreci çatışma olmadan atlatmak mümkün olmadığına göre toleransımızı biraz daha yükseltmek, onu rahat bırakmak, dışarıdan gözlemlemek, güvenini kazanmak ve önünde ya da arkasında değil; yanında olduğumuzu hissettirmek çok önemlidir.
4-Her zaman iyi arkadaşlar edinemeyeceklerini bilin
Yaşam bize iyi ile kötüyü ayırt etme yeteneğini sadece ve sadece deneyim yoluyla öğretir. Akranlarla kurulan bağlar çok önemlidir. Onlarla birlikteyken hata yoktur, sadece ve sadece deneyim vardır. Sonuçları o an için önemsizdir.
Denemek, yanılmak, yeniden denemek öğrenmenin temel formülüdür. Biz ne anlatırsak anlatalım havada kalacaktır. Düşecek, kalkacak, tekrar düşecek, tekrar kalkacaktır.
İyi arkadaşları olacağı gibi olumsuz davranış ve alışkanlıkları olanları da olacaktır. Hiçbirinin tesadüfen karşılarına çıkmadığını, her bireyden öğrenecekleri şeylerin olduğunu bilmek; yaşamın iyisiyle – kötüsüyle bir bütün olduğunu idrak etmek ve sabırlı olmak işimize yarayacaktır.