Yazı: Yaprak Çetinkaya
Ceyda Düvenci-Bülent Şakrak çiftini özellikle Instagram’dan takip edenler kendi çemberleri içinde, çok yayılmadan, çok bağırmadan, huzurlu ve mutlu bir aşk ve aile hayatı yaşadıklarını biliyordur. Bu güzel aileye şimdi bir bebek daha geliyor; Okan Ali… Ceyda Düvenci ile hamileliğinin 29’uncu haftasında bir aradaydık. Pardon, 29+4… Bilirsiniz, eğer içinizde bir bebek büyüyorsa her gün çok anlamlı ve 29+4, 30’uncu haftanın tamamlanmasına üç gün kaldı demek! Bu önemli bir şey… Çekim gününün sonunda Ceyda Düvenci’nin balköpüğü kızı Melisa da bize katıldı, fotoğraflardan göreceksiniz çok da güzel oldu. Birkaç gün sonra Melisa’nın okulu için hep birlikte Amerika’ya uçacaklardı. Siz bu satırları okurken ise bebeklerine kavuşmalarına sadece bir-iki hafta kalmış olacak. Okan Ali’yi sağlıkla kucaklarına almalarını diliyor ve röportaja başlıyoruz.
Hamilelikle ilgili inanılmaz bir bilgi aktarımı var artık. Sizce bu konuda gittikçe deliriyor muyuz?
Bence öyle. Kayınvalidem de geçenlerde, “Biz bu kadar bilerek doğurmadık” diye endişesini dile getirdi. Hiçbir şey bilmeden doğurmak daha iyi diyebilirim şu anda. Kan tahlilleri, çıkan sonuca göre başka doktora yönlendirilmek, bu süreçte duyulan endişeler… Gerçekten hiçbir şey bilmeden doğurmayı tercih edebilirdim.
Anneee Tv’de annelere yol gösterecek çekimler yapıyorsunuz. Sizi hiç tanımayan ilk hamileliğiniz olduğunu düşünebilir, öyle heyecanlısınız ki…
İlk hamileliğim çok zor geçti. O nedenle bu hamilelik benim için birçok anlamda ilk oluyor gerçekten. Melisa’ya hamileyken servikal yetmezliğim ortaya çıktığı için 20’nci haftadan itibaren yattım. Tam 78 gün tuvalete bile kalkmadım. Hamile kıyafeti giymek, dolaşmak, arkadaşlarımla buluşmak, sağlıklı uyanmak, karnımın büyümesi; bunların hepsi benim için ilk. Gerçekten sürekli yattığım için karnım bile büyümemişti, daha çok yayılmıştı. Tabii ki Melisa ile yaşadığım sürece haksızlık etmek istemem. O bambaşka bir deneyimdi. Benim için bir kahramanlık hikayesi idi. Şimdi normal bir hamilelik yaşıyorum. Hamileliğin vücudumda yaptığı tüm değişiklikleri hissediyorum. Melisa’ya hamileliğimde her sabah endişeliydim. O zamanlar her sabah odaya ultrason geliyordu ve kesede su tamam mı, kalbi atıyor mu gibi kontrolleri oluyordu. O yüzden her gün endişeyle uyanıyordum, ona kavuşmak için dualarla bekliyordum. Şimdi daha sakinim, hayata karışabiliyorum.
Youtube videoları çekme fikri nasıl doğdu?
Günlük yazmak istemedim, bu konuda korkularım devreye girdi. Dedim ki, o zaman deneyimlerimi paylaşayım. Hem benimle aynı süreçlerden geçen insanlar yalnız hissetmesin hem de hamileliğimi hafta hafta bilerek, öğrenerek, uzmanıyla konuşarak yaşayayım.
İkinci çocuğu istediğinizi biliyorduk ama sanki biraz da sürpriz oldu değil mi?
Melisa’ya hamileliğim sırasında servikal yetmezlik tanısı konulunca ikinci kez hamile kalamam diye düşünüyordum. Yine yatarak hamilelik geçirmek, hamilelik sırasında operasyon fikri ürkütücüydü. Ama sonra öğrendim ki TAC diye bir operasyon var; servikal yetmezliği olan kadınlara hamilelik öncesi ve hamilelik sürecinin ilk üç ayında da uygulanabiliyor ve ömrünüz boyunca hamileliklerinizi ayakta geçirebiliyorsunuz. İkiz, üçüz bebeğe hamile kalabiliyorsunuz. Sadece sezaryen doğum yapmanız, TAC operasyonunu bilen bir uzmana başvurmanız ve riskli gebelik uzmanı ile ilerlemeniz gerekiyor. Geçen yaz Chicago’da bu işi senelerdir yapan iki doktordan birine ulaştık. 2016 Temmuz ayında bu ameliyatı oldum ve ertesi gün ayaktaydım. Kontrole gittiğimde doktorum “Yarından itibaren hamile kalabilirsin” dedi.
Nasıl bir operasyon?
Rahim ağzı kasları, -doktorumun en basit anlatımı ile- en tepeden, ayakkabı bağcığı gibi bir bantla bantlanıyor. Sadece küçük müdahaleler yapılabilmesi için çok küçük bir alan bırakılıyor. Bant atılan yerin üstünden bebek sezaryen ile alınıyor. Başarı oranı yüksek bir operasyon. Maliyeti yüksek gibi düşünülebilir ama servikal yetmezliğiniz yüzünden yaşadıklarınız, özel ihtiyaç sahibi bir evlada sahip olduğunuz için harcadıklarınızın yanında operasyonun maliyeti de yok denecek kadar az geliyor. Ayakta hamilelik geçiriyorsunuz. Doktorum, 39’uncu haftada voleybol dahi oynayabileceğimi söylüyordu. Sosyal medyada bu operasyonu geçirenlerin grupları var, hepsi sağlıklı doğumlar yapıyor.
Bu operasyonu öğrenince ikinci çocuk fikriniz netleşti öyleyse…
Evet. Zaten Bülent’le bir çocuğumuz olmasını çok büyük bir aşkla istiyordum. Allah tarafından bu operasyon da arkadaşım Yeliz sayesinde karşımıza çıktı. Paramızı biriktirdik, hemen gittik Chicago’ya ve operasyonu yaptırdık. Başladığım işler vardı, ona göre bir plan yapmam gerekiyordu. Yapımcı ile konuştum, dizinin sürecine baktık ve korunmayı bıraktığımız an hamile kaldım. O yüzden beklediğimiz bir şeydi.
Bebeğiniz hazırmış demek ki gelmeye…
Evet, o bizim hazır olmamızı bekliyormuş.
Erkek geliyor bu sefer, Okan Ali… Bunun duygusu nasıl?
Çok acayip, çok heyecanlı. Gönlümden geçen bir tercih yoktu. Kızıma aşkla bağlıyım ve bir kız daha olsa hayır demezdim. Kız çocuğun ne olduğunu biliyorum ve o başka bir şey gibi geliyor. Ama Melisa’nın bir erkek kardeşi oluyor olması, Bülent’in oğlunu doğuruyor olma duygusu çok farklı. Ultrasonda aynı Bülent’e benziyor gibi görünüyor. O kadar mutluyum ki… O yüzden heyecanlıyım. Erkek çocuk ve anne aşkını çok duyuyordum. Bunu yaşayacak olmak büyük bir şans benim için. Bir de erkek çocuk deneyimleyecek olmak bir lütuf oldu, çok şükür.
Melisa nasıl öğrendi bir kardeşi olacağını?
İki aylık hamileydim. Aslında üç ayı tamamlayıp açıklayacaktık. Bülent’i de zor durduruyordum, o da baba olacak, bağırmak istiyordu tabii avaz avaz. Onu ikna ettim ama sekizinci haftada nasıl olduğunu anlamadan haber gazetede patladı. Hemen sitem telefonları gelmeye başladı. Başkasından öğrenmesini istemediğim için Melisa’ya da söyledim. Çok sevindi. Şimdilik iyi gidiyor. Biraz kıskançlık olsun diye bekliyordum, uzun süre olmadı. Önceki gün ilk sinyali verdi. Belli ki kuruyor kafasında bir şeyler. İç dünyası geniştir, kurar kurar sonra çok alakasız bir zamanda alakasız bir şey söyler. Ancak biz anlarız içinden geçenleri, duygularının değişimini. Geçen gün Facetime’dan aradı ve “Sen benim annem değilsin” dedi. “Nereden çıktı?” dedim. “Sen Ali’yi doğur, onun annesi ol” dedi. İçimden, “Hah! Duygusunu belli etmeye başladı” dedim. Sonra bir es verdi, “Tamam tamam, izin veriyorum Ali’yi doğurabilirsin, benim annem olarak da kalabilirsin” dedi. Tabii ki kıskançlıkları olacak, olmalı da. O bir çocuk, olmazsa garip. Bunlar benim için iyi işaretler, o yüzden daha yavaş yavaş kafasında ve dünyasında oturtacağını düşünüyorum.
İleri yaşta hamilelikler arttı, bebekler çok sağlıklı doğuyor. Yine de bu konuda kaygılarınız oldu mu?
Hayır, hiç olmadı çünkü 40 dediğimiz yaş eskisi gibi yaşlı değil. Yolun yarısı 50 diyorlar artık. Zaten kendimi 40 hissetmiyorum. Yaptırdığım testlerden biyolojik yaşımın 40 olmadığını da biliyorum. O nedenle hiç kaygı duymadım. Benim kaygım tamamen daha önce yaşadığım süreçle ilgili. “20 haftayı atlatayım, 32 haftayı atlatayım, her şey sağlıklı olsun” diye geçiyor.
Planlı bir hamilelik olduğu için öncesinde özellikle dikkat ettiğiniz şeyler oldu mu?
Ben zaten dikkatli beslenen biriyim, hatta takıntılıyım. Hayatımda sigara yok, alkol yok. Ameliyattan hemen sonra folik asit kullanmaya başladım. Doktorlarıma genel kontrollerimi yaptırdım; genel bir kan testi, kadın doğum uzmanının istediği testler gibi… Tavsiyem öncesinde yağ oranlarını görmek için diyetisyene gidilmesi, genel bir kan tahlili yaptırılması, kadın doğum uzmanına görünülmesi… Bebeğe zemini hazırlamak lazım. Sürpriz hamilelik yaşayanların da hemen toparlanıp ilk üç aya özellikle dikkat etmeleri gerekiyor.
İlk hamilelikte bilmediğiniz, bu sefer ilk kez öğrendiğiniz şeyler oldu mu?
Çok oldu… Bilmek iyi mi, ondan emin olamıyorum gerçi. Besin maddeleri ile ilgili, bitki çayları ile ilgili şaşırdıklarım oldu. Hangisi içip içmeyeceğim, ne kadar içebileceğim konusunda yeni bilgiler vardı. Bu sefer bulantılarım oldu, o bir deneyimdi. Uyku hep var, bıraksanız her dakika uyurum. Melisa’da da böyleydim. Vitamin ve minerallerin önemini tekrar fark ettim tabii. Bu sefer farklı ürünler kullandım. Bir de probiyotiğin önemi çıktı karşıma.
Anneee TV’de anneler en çok hangi konuları merak ediyor?
Benim sürecimle paralel sorular geliyor ister istemez. Bulantı ile ilgili çok soru geldi. Servikal yetmezliği olan da çok anne var. O nedenle buradaki doktorum Dr. Cem Batukan ile iki video hazırladık. Hamile kalamayan anne adaylarından çok soru geldi. Tüp bebek videosu yaptık. Hamilelik sırasında şeker hastalığı olanlar çok var. İlk çocuğu yeniye psikolojik olarak hazırlayamama süreci yaşayanlar var, onlar için de video yaptık. Bebek alışverişini anlattık. “Fazla eşya almamak adına bize sınır çizer misiniz?” diyenler oldu. Bu konu gerçekten önemli, sınır çizilmeyince çok gereksiz alışveriş yapılıyor. Mesela Okan Ali’ye hiçbir şey almayacağım, Melisa’dan kalan o kadar çok giysi var ki. Hepsi tertemiz. Haberi duyup hediye gönderenler var. Bunların hepsini kullanmam mümkün değil. Hem hediye etmeye başlayacağız hem de benden sonra doğum yapacak arkadaşlarıma paylaştıracağım. Anne-babalar olarak bebek eşyalarını paylaşmaya alışmalıyız artık.
Saçını kestirdiğiniz için bazı olumsuz yorumlar almışsınız. Tepkiniz ne oldu?
Sosyal medyada da yazdım, lütfen bunlara inanmayın diye. Çok inandırılıyoruz, çok çabuk kandırılıyoruz. “Saçını kestirdin, çocuğunun ömrünü kısalttın, hamileyken saç kesilmez” yazdılar. Buna inanıyorsanız gidin evinizde inanın. Ben hamilelik süreci yaşayan bir kadınım, bana bunu niye yapıyorsunuz? Düşünsenize ben mantığı yerinde olmayan biri olsam ve buna inansam karalar bağlarım. Enerjimi o kadar değiştirebilirsiniz ki. Bunlara inanmadığım için bu insanları da tutup sarsmak istiyorum, “Kendinize gelin” diye. Kaygılar normal ama bunlardan dolayı olmamalı. Geçerli kaygılara sonsuz katılıyorum. Elimden geldiğince hafifletmeye çalışıyorum. Kendi kaygılarımı bile paylaşarak hafiflettiğimi düşünüyorum. Bu hurafelere inandırılan kadınların anne olup bireyler yetiştirecek olmaları da beni endişeye sürüklüyor. İster kırılsınlar, ister küssünler, bu benim gerçeğim. Böyle bir şeyden kandırılan kadın anne olursa eyvah, o çocuğu nelere inandıracak.
Gerçekçi kaygılarınızla kendiniz nasıl başa çıkıyorsunuz? Biriyle paylaşıyor musunuz?
Başa çıkamıyorum. Psikolog arkadaşım var, imdat dediğimde onu arıyorum ama sonuçta onun diyeceklerini de biliyorum. En çok Bülent’le çözüyorum. En son yine bir kan tahlili ile ilgili, doktorlar “Önemli değil” dediği halde tedirginliğimin yükseldiği bir zaman oldu. Bülent de gece 01.00’e kadar sette olacaktı. Arkadaşımla yemekteydim ama orada olamadım, dikkatimi veremedim. Saat sekizde eve geldim, konuyu sıkıntı yapacağımı, çözemeyeceğimi anladığım için hemen uyudum. Neyse ki yastıkla kafam buluştuğu an uyuyorum, endişeler bitiyor. En sevdiğim huylarımdan biri bu. Gece Bülent gelince ona sarıldım, ağladım, sonra bir daha uyudum. Sabah kalktım, Bülent uyanana kadar biraz kitap okudum, müzik dinledim. Sonra Bülent geldi. Onunla sıkıntılar üzerine konuştuğumuz seans gibi sohbetlerimiz vardır. Yine öyle 40 dakika kadar oturduk konuştuk, iyice döküldüm, ağladım. Sonra dışarı çıktık, yürüdük ve toparladım.
Bebeklerin bilinçaltı kayıtları anne karnında oluşuyor diye bir bilgimiz var artık. Bu da anne adaylarını tedirgin ediyor biraz.
Buna da yüzde yüz inanmak istemiyorum. Ben yine de şanslı bir kadınım ve güzel bir hamilelik geçiriyorum. Hamileliğinde şiddet gören, yokluk çeken, zorluklar atlatan kadınlar var ve bu kadınların oranı dünya üzerinde çok fazla. Bu veriye güvenirsem eyvah geleceğimize… En iyi hamilelikte bile ben çok korkular yaşadım. Eğer bu süreçte çocuğumun bilinçaltına kaybetme duygusunu işlediysem bu çok endişe verici. Çocukların doğduktan sonra daha fazla etkilendiklerini düşünüyorum. Seslere açılıyorlar, mimikleri anlamaya başlıyorlar ve her şeyi çok saflıkla alıyorlar. Sen çok mutsuz olsan ve gülümsemeye çalışsan da o gözünün ucundan mesele olduğunu ayrıştıracak saflıkta doğuyor. Sonuçta bir yandan da şöyle bakıyorum; hayatın içinde endişe var, kaygı var, bunların hepsi var. Bunu bilerek büyüyecek. İzole hayatı doğru bulmuyorum. Siz sevginizi sonsuz veren bir anne-babaysanız diğerlerinin de bilinçaltına kodlanmasında sakınca yok. Çocuk bütün filizleri en sağlam yuvasında atıyor. Korkuyu da kaygıyı da endişeyi de yani iyi kötü tüm duyguları bizden öğrenmesi daha mantıklı geliyor.
Bülent beyin ilk deneyimi. O neler yaşıyor bu günlerde?
Üç yıldır Melisa ile çok ciddi bir deneyim sahibi oldu ama ikimiz için de bir bebekle hayata başlamak ilginç olacak. Melisa benim kucağıma geldiğinde iki aya yakındı. Ben de bilmiyorum yeni doğmuş bir bebekle ne yapılır. İkimiz için de ilk olacak. Bülent tabii ki çok çok heyecanlı. Duruyor duruyor, karnıma bakıyor, gözleri yaşarıyor bazen. “Çok güzel olacak her şey, biliyorum. Melisa çok mutlu olacak, Ali çok şeyi değiştirecek” diyor. Oğlu ile tatlı tatlı planları var. Bana da “Seni pamuklara saracağım. Merak etme, hiç yormayacağım” diyor. Çok aşkla istedik ve çok hazırız.
Doğum neden Amerika’da oluyor?
Amerika’da doğurmak değil aslında ilk hedefimiz. Burada doğurmayı tercih edebilirdim. Benim gibi deneyimleri olan bir anne için kendinizi orada tanımadığınız bir doktora emanet etmek çok kolay değil. Dört senedir her yaz Amerika’dayız. Melisa’nın gelişimi için planlı bir çalışması var. Bunu bozmak istemedik. Ortopedisti orada, her şeyini o kontrol ediyor, yıllık planımızı o veriyor. Yürümesi için yardımcı olan afoları o yapıyor. Derecesine, eğitimine o karar veriyor. Melisa artık bağımsız yürümeye geçti. Yani mutlaka gitmemiz gereken bir yıl. Doğumdan sonra gitmek de bir aylık bebek ile çok zor olacaktı. Her işte bir kısmet var dedik ve doğumun orada olmasına karar verdik. Okan Ali’nin New Jersey’de temmuzun ilk ya da ikinci haftası dünyaya gelmesini bekliyoruz.
Okan Ali’yi ne kadar emzirmeyi düşünüyorsunuz?
Anne sütü benim hırslı olduğum bir konu… Melisa prematüre olduğu için mamaya başlamak istendi ama izin vermedim. Geçenlerde ‘Anneler Yürüyor’ etkinliğimiz vardı. Orada tüm annelerin aklına girdim, “Mama verelim derlerse hayır diyeceksiniz” diye. İlk 40 gün ne biberon ne emzik ağzına değmemeli diye düşünüyorum. Hedefim en az bir yıl emzirmek. Anne-bebek bağı çok önemli, çok ulvi bir şey.
Hamileliğe hazırlanan ya da şu an bebek bekleyen okuyucularımıza tavsiyeleriniz ne olur?
Her hamilelik kişiye özel bunun için bir şey diyemem ama yaşadıkları olumsuzluklarda yalnız değiller. Aynı deneyimleri yaşayan çok anne var. Kendilerini yalnız hissetmesinler. Korkularını inkar etmesinler, kabul ederek devam etsinler. Baba ile içi içe geçirmek için onları da teşvik etsinler. Fuzuli harcamalar yapmasınlar. Bilinçli bilgi ile alışveriş listesi oluştursunlar. Beni en rahatlatan okumak ve güzel müzik dinlemek oldu. Yogaya, pilatese gidemiyorsanız yürüyüşünüzü yapın, eve gelince müzik ve kitapla rahatlayın. Ben de yapamadım yoga ve pilates. Her söyleneni yapmak zorunda değiliz. Kendi duygumuza, ne yaşamak istediğimize, ne hissettiğimize bakmalıyız. Doğru yönlendirmeler yapıyorum ama ben bunların hepsini yapmadım. Kimse yapmak zorunda değil. Evimde olmayı, uyumayı, kızımla olmayı tercih ettim. Bunlar beni mutlu etti. Hamilelik dünyanın en güzel duygusu ama çok bilgi insanı endişelendirebiliyor. Olabildiğince keyfini çıkaracağınız yerlerden yakalayın. ‘Kim ne yapıyor’a değil, ‘Bana ne iyi geliyor’a bakın.
Servikal yetmezlik tedavi edilebiliyor
Ceyda Düvenci’nin ilk hamileliğinde deneyimlediği servikal yetmezlik sorununu Türkiye’de çok sayıda kadının yaşıyor olduğu söylemesi üzerine, Acıbadem Maslak Hastanesi’nden Kadın Doğum ve Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Cem Batukan’a konunun detaylarını sorduk.
Servikal yetmezlik nedir? Neden ortaya çıkar?
Servikal yetmezlik rahim ağzının doğuştan veya daha sonra gebeliğin miada ulaşmasını sağlayamayacak kadar yetersiz olmasıdır. Doğuştan rahim ağzında yetersizliğe neden olan durumlar bazı bağ dokusu hastalıkları ile rahimin kendisine ait doğuştan anomalilerdir ancak bu nedenler genel olarak nadirdir. Pratikte daha sık karşılaşılan nedenler rahim ağzına yapılan cerrahi müdahaleler (küretaj, konizasyon vb) veya travmatik doğumlar sonrası meydana gelen geniş rahim ağzı yırtıklarıdır.
Hamilelik öncesi fark edilebilir mi?
Hamilelikten önce saptamak mümkün değil. Geçmişte birçok test ve yöntem denenmişse de hiçbirisi tanı koymak için güvenilir değil. Tanı maalesef gebelik kaybı (düşük), erken doğum, gebelik sırasında rahim ağzında kısalma veya ağrı olmadan açılma meydana gelmesi ile konuyor.
Hamilelikte ortaya çıktığında tedavisi nedir?
Gerçek servikal yetmezlikte en etkin tedavi cerrahi olarak rahim ağzına dikiş (serklaj) konulmasıdır. Bununla birlikte bazı hastalar ilaç tedavisinden de fayda görebiliyor.
Hamilelik öncesi ya da ikinci hamilelik söz konusu olduğunda neler yapılabilir?
Tek bir kez düşük veya erken doğum yapmış olan hastalarda bir sonraki gebelikte gebe kalındıktan sonra rahim ağzı uzunluğunun ultrason ile takip edilmesi ve kısalma meydana geldiğinde rahime dikiş atılması önerilir. Ancak daha önce iki veya daha fazla düşük veya erken doğum yapmış olanlarda rahim ağzında kısalmayı beklemeden 12-14 hafta civarında bu işlemin yapılması uygundur. Rahim ağzına ilk defa dikiş konulacak ise, bu transvajinal yolla yapılabilir. Daha önce vajinal serklajın başarısız olduğu veya rahim ağzının yapısı nedeni ile teknik olarak mümkün olmadığı durumlarda transabdominal serklaj (transabdominal cerclage- TAC) yapılabilir.
Cerrahi tedavi nasıl uygulanıyor?
Gerek transvajinal gerekse transabdominal serklajın genel anestezi altında yapılması tercih ediliyor. Transvajinal serklaj genel olarak daha basit ve komplikasyonu daha az olan bir ameliyat. Buna karşın transabdominal serklajda rahim ağzına dikiş, karın içinde yapılan ameliyatla konuluyor. Anatomik olarak dikişin atıldığı yer rahim ağzının daha üst bölgesindedir. TAC ameliyatı karına kesi (açık ameliyat) yapılarak veya laparoskopik (kapalı ameliyat) olarak yapılabiliyor; bu tamamen hastanın özelliklerine ve cerrahın tercihine bağlı… Genel olarak açık ve kapalı ameliyatın sonuçları birbirine benziyor. Son yıllarda kapalı ameliyat cerrahi robot ile de yapılabiliyor. Robotik serklajın cerrahi işlemi kolaylaştırması, ameliyat süresini kısaltması, kanama riskini azaltması ve konulan dikişte daha yüksek düğüm güvenliği sağlayabilmesi gibi avantajları var. Buna karşın tek dezavantaj yüksek maliyet…
TAC ameliyatının gebelik öncesinde yapılması tercih edilmekle birlikte gebelik sırasında da uygulanabiliyor.
Cerrahinin etkisi tek bir gebelik için mi yoksa anne adayı tekrar tekrar ya da çoğul gebelik yaşayabilir mi?
Transvajinal serklaj mevcut gebeliğe özgü ve gebelik süresi dolunca alınması öneriliyor. Hasta vajinal doğum yapabiliyor. TAC ameliyatı sonrasında ise hastanın vajinal doğum yapma şansı yok, sezaryen ile doğum yapması gerekiyor. Sezaryen sırasında rahim ağzına konulan dikişin alınması gerekmiyor, dolayısı ile tekrar tekrar gebe kalınabiliyor. TAC ameliyatının etkinliği ikiz gebeliklerde de tekizlerde olduğu kadar etkili… Rahim ağzına konulan dikiş ayrıca regl kanamasının dışarıya boşalmasını sağlayacak gevşekliğe sahip oluyor.
Bu tedavinin Türkiye’de uygulanma oranı nedir?
Transvajinal serklaj ameliyatı ülkemizde yaygın olarak yapılıyor ancak TAC ameliyatını kaç kişinin yaptığını söylemek, iki elin parmaklarını geçmeyebilir.