Yazı: Güzide Yülek
Doğumda artık yepyeni bir yaklaşım var: Keşkesiz Doğum… İlk kez İstanbul Doğum Akademisi (İDA) tarafından 2010 yılından bu yana uygulanmaya başlanan ve eğitimlere katılan yeni kadın doğum uzmanları ile daha çok ilgi görmeye başlayan yaklaşım, keşke denilmeyen bir doğumun keşke denilmeyen gelecekler yaratacağı inancı ile şekillenmiş.
KEŞKESİZ DOĞUM NEDİR?
Tıbbi bir engel olmadığı sürece, kendiliğinden başlayan, doğal hormonların optimum koşullarda aktif olarak salgılandığı, mümkün olduğunca müdahale edilmeden yapılan, bebeklerin doğar doğmaz anne kucağı ile buluştuğu ve doğum şekli ne olursa olsun doğuma şahit olan herkesin “keşke” demeden çıktığı bir doğum şeklini ifade ediyor.
Doktor, ebe/doula ve doğum psikoloğunun girdiği bu doğumun tüm çalışmaları hamileliğin ilk yarısında başlıyor. Anneler için en ideal gebelik haftası 20-28’inci hafta. Ancak kursa, haftası ne olursa olsun her anne rahatça katılabiliyor. Aile mutlaka fiziksel hazırlık ve zihinsel arınma temelli 18 saatlik bir programa katılıyor. Eğitim sonrası da alınacak kararlarda aktif olarak yer alıyorlar. Tıbbi bir engel yoksa doğumun kendiliğinden başlaması bekleniyor. Kadınlar özgür içgüdüleri ile hareket ederek, istedikleri pozisyonda aktif doğum yapıyor. Babalar da bu doğum sürecinde aktif rol alıp doğumun vazgeçilmez kahramanı oluyorlar. Elbette doğumun asıl kahramanı bebekler, anneden kopmayı değil kavuşmayı yaşıyorlar. Ten tene temas için bebek doğar doğmaz anne kucağına verilerek hayata güvenle başlaması sağlanıyor.
Bu yeni yaklaşım, doğum müdahaleleri ve epidural analjeziyi reddetmiyor. Rutin değil, sadece gerekli olduğunda uygulanıyor. Sezaryen gerektiğinde anne ve bebek yine ayrılmıyor. Anne/baba/bebek dostu sezaryen uygulanıyor. Amaç, anne-baba adaylarının doğumdan sonra “keşke” yerine “iyi ki” diyebilmeleri…
TAM DONANIMLI DOĞUM EKİBİ
‘Keşkesiz Doğum’un kendine özel oluşturduğu bir doğum takımı var. Anne, hamileliğinde ve doğumunda bu ekip tarafından takip ediliyor. Ekipte görevli üç uzman bulunuyor: Doktor, ebe veya doula ve doğum terapisti.
Doktor: Doğumun tıbbi sorumluluğu doktorda… Doktor gebenin takiplerini yapıyor. Doğum sırasında her türlü bilgi doktora ulaşıyor. Gerektiğinde muayene yapıyor ve doğumda mutlaka hastanede bulunuyor. Doğum boyunca tıbbi bir sorun olmadıkça müdahale etmiyor.
Ebe veya doula: Birebir ve sürekli anne desteğinden sorumlu. İlaç dışı rahatlatıcı teknikler sayesinde annenin doğum dalgalarını daha kolay karşılamasını sağlıyor. Aile ile mutlaka önceden tanışıyor. Destek olacak kişi sadece doula ise aile ile hastanede buluşuyor. Görevli kişi ebe ise doulalık hizmetinin yanında tıbbi takip hizmeti de verildiği için buluşma ailenin isteklerine göre evde başlayabiliyor. Muayene ve bebek sağlığı durumları ile ilgili bilgiler doktor ile paylaşılarak hastaneye geçiş zamanı belirleniyor. Doğum sonrasında da ev ziyareti yapılıyor.
Doğum Terapisti: Hamilelik döneminde annenin zihinsel hazırlığı ve geçmiş kaygılarından arınmasından sorumlu. Anne tercihlerinin bilinçli yapılmasını sağlıyor. Doğum sırasında hastanede bulunuyor ve gerek ailenin gerekse sağlık ekibinin desteğinden sorumlu oluyor. Kritik kararlarda annenin kararlara aktif katılımını sağlıyor. En büyük sorumluluğu doğumda mümkün olduğunca anne ve bebek açısından travma yaşanmadan, doğumdan ‘keşke’siz çıkılması. Tüm doğum terapistleri aynı zamanda 250 saatlik Doğuma Hazırlık Eğitimi ve Doulalık Eğitimini tamamlamış kişilerden oluşuyor.
DOĞUMDA NELER YAŞANIYOR?
Doğuma hazırlık ve destek programına katılan birçok anne çok daha rahat, sağlıklı bir doğumla bebeklerine kavuşuyorlar.
Anne adayı hamilelik boyunca rahatça sıvı ve katı gıdalar tüketebiliyor. Doğum sırasında aktif doğum pozisyonlarını uyguluyorlar. Bebekleri doğar doğmaz kucaklarına veriliyor. Kordonları erkenden kesilmiyor. Gereksiz müdahaleden kaçınılıyor. Mümkün olduğunca herhangi bir ilaç kullanılmıyor. Anneler talep etmedikçe ilaçla uyuşturulmuyor. Bebekleri bakım adı altında onlardan uzaklaştırılmıyor. Dileyen eşler doğumun hem açılma döneminde hem de doğum sırasında eşlerinin yanında olabiliyor.
Keşkesiz hayatların başlangıcı
Doğum Psikoloğu ve Keşkesiz Doğum Eğitmeni Uzm. Psk. Neşe Karabekir, Keşkesiz Doğum ekibinde yer almasının nedenini şöyle açıklıyor: “Bir psikoterapist olarak yüreklerine, travmalarına dokunduğum her insanın tüm sürecinin doğumuyla hatta anne karnında yaşadıkları, şahit olduklarıyla ilgili olduğunu gördüm. 25 sene boyunca psikologları İstanbul Psikodrama Enstitüsü’nde psikodrama terapisti olarak yetiştirirken aklıma sonradan gelen şey psikolojik desteğin doğum anındaki yokluğuydu. Sadece gebe anne-baba için değil, doğuma şahit ve destek olan doktor, ebe ve hemşireler için de psikolojik destek önemliydi. Doğumda hayatta da olduğu gibi ekip çalışması herkesi rahatlatacak ve sorumluluğu hafifletecekti. Bu hedef doğrultusunda ekibimin diğer önemli üyeleri bir araya geldi. Dr. Hakan Çoker ve Serpil Varlık ebe ile beraber Keşkesiz Doğum felsefesi, modeli ve ekibi oluştu. Şu anda artık içi rahat bir şekilde doğumdan çıkan kişi ‘Yaşasın, keşkesiz doğum yaptım’ diyor ama asıl keşkesiz doğum bir ekip ile beraber girilen ve herkesin doğumdan keşkesiz çıktığı bir doğum modelidir. Keşkesiz doğum, keşkesiz hayatların ve kuşakların başlangıcıdır.”
DOĞUMUN SORUMLULUĞU
SADECE DOKTORUN OMZUNA YÜKLENEMEZ
25 yılını doğum hekimi olarak geçirmiş olan Op. Dr. Selçuk Somer, Keşkesiz Doğum felsefesi ile beş yıl önce tanıştığında doğuma bakış açısı ve tedavi prensiplerinin neredeyse tamamen değiştiğini söylüyor: “Anne ve bebeğin sağlığı ve ailenin memnuniyeti sadece bir doktorun omzuna yüklenemeyecek kadar büyük bir sorumluluk. Baba ve anne adayı, verilecek kararlarda söz sahibi olmalı. Doktor, ebe, doula tıbbi görevlerini rahatça yapabilmeli. Doğum psikoloğu, ortaya çıkan tüm enerjileri kontrol edip iletişimi sağlamalı. Keşkesiz doğum ekibi tüm bunları sağlıyor. Eğer doktor ve sağlık personelinin de doğumdan keyif alması ve memnuniyeti gibi bir parametreyi sorgularsanız keşkesiz doğumların sağlık personeli için de en ideal doğumlar olduğunu söyleyebilirim.”
BİR BEBEK DEĞİL,
YENİ BİR AİLE DOĞUYOR
Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. Şule Selman, “Dünyada ve ülkemizde ebeveynlerin normal doğuma bakışında korku faktörünün etkisi giderek artıyor. Normal doğumu destekleyen, bu konuda tecrübesi olan bir hekim olarak sabırla, saatlerce gebenin başında durmamıza rağmen onlardaki bu korku ve endişenin kaybolmadığını gözlemledim. Ne yazık ki bu korku, endişe ve stres, doğumu durduran, ilerlemesinin önüne geçen en önemli engel” diyor. Bir hekim olarak bu durum karşısında, yalnız ve çaresizken Keşkesiz Doğum felsefesiyle tanıştığını belirten Op. Dr. Selman, şöyle devam ediyor: “İki yıl süren uzun bir eğitime başladım. Zihnimdeki birçok sorunun cevabını bulmanın rahatlığıyla da Keşkesiz Doğum Ekibi’ne katıldım. Doğum, zaman alır, sabır ister. Anne, baba, bebek, fizyolojik ve psikolojik birçok süreçten geçerken ilk bakışta bir bebek doğuyormuş gibi görünse de aslında yeni bir ailenin doğumudur. Bu, süreçte ekip çalışması ve dayanışma ile doğum daha kolaylaşıyor. Bebekler daha huzurlu ve sakin bir geçişle dünyaya geliyorlar. Böyle huzurlu doğumlar sonrası oluşan ailenin de sonraki hayatlarında sağlık ve huzurun oluşmasında önemli bir katkı sağlanmış oluyor.”
Kolay bir doğumdan daha fazlası
İstanbul Doğum Akademisi’nin kurcusu, Keşkesiz Doğum, Lamaze, Aktif Doğum, HypnoBirthing Eğitmeni Op. Dr. Hakan Çoker, 2010 yılında doğum ekibi olarak çalışmaya başladıklarında ailelerin büyük bir bölümünün bu ekibi anlamadığını hatta reddetme eğiliminde olduğunu görüp, artık bu üçlüden oluşan ekibi kabul etmeyen ailelerin doğumuna girmeme kararı aldığını söylüyor. “Ekibin en büyük özelliği, aileyi bir bütün olarak ele alarak derin bir hazırlık döneminden geçirmesi. Eğitim sayesinde haklarını ve tercihlerini öğreniyorlar. Bedenlerine ve bebeklerine güveniyorlar. İçlerindeki doğum yapma gücünü keşfediyorlar. Doğum psikoloğu sayesinde geçmiş kaygı ve korkularından, gelecekle ilgili tedirginliklerinden kurtuluyorlar. Böylece bunların bebeğe geçişi de önlenmiş oluyor” diyen Op. Dr. Çoker, şöyle devam ediyor: “Keşkesiz Doğum modelini kolay, çabuk, zahmetsiz, ağrısız bir doğum ile özdeşleştirenler oluyor. Oysa bunlardan çok daha ötesi bir model. Şimdiye dek yaklaşık 170 Keşkesiz Doğum ailemiz oldu. Bunlardaki toplam sezaryen oranı yüzde 16 civarında. Müdahale oranı yüzde 10’u, epidural analjezi kullanımı yüzde dördü geçmiyor. Yani destek geldiği zaman literatürde de belirtildiği gibi müdahale ve sezaryen oranları düşüyor. Şimdiye kadar kısa bir küvöz bakımı dışında bebeklerimizde de bir sorun yaşamadık.”
Aileler doğumdan güçlenerek çıkıyor
Kadın Hastalıkları-Doğum-Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Volkan Dede, “Biz sağlık çalışanlarına göre çok güzel ve sorunsuz tamamlanmış bir doğumda farklı beklentilerle doğuma gelmiş bir anne adayını çok ciddi doğum travmaları ile evine gönderiyor olabiliriz. En kötüsü tüm sürecin farkında bile olmayabiliriz. Keşkesiz Doğum felsefesinde tüm bu süreçte doktor tek başına değil, ebe, doula ve doğum psikoloğundan oluşan bir ekiple beraber çalışıyor. Kanıta dayalı tıp bilgileri rehberliğinde yapılan doğuma hazırlık eğitimleri, doğum psikoloğu ile yapılan görüşmeler ve diğer hazırlık ile ailelerin doğum tercihleri oluşuyor. Ailenin bu doğum tercihleri tıbbi bir engel olmadığı sürece gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Aileler doğumdan güçlenerek çıkıyor. Tüm bu prensiplerle İzmir’de iki yılda yaklaşık 200 doğumda yeni yaşamlara dokunma fırsatı bulduk” diyor.