Yazı: Burçin Öztınaz/Bebeğimle Elele
“Arkadaşları geldiğinde oğlum küçük kardeşini dışlıyor ve ona çok acımasızca davranıyor. Onu da aralarına almalarını, kardeşinin bu duruma çok üzüldüğünü söylüyorum ama bu hiçbir işe yaramıyor. Her seferinde aynı senaryo tekrarlanıyor.”
“İki çocuğu olan bir arkadaşım evimize gelmişti. 10 yaşındaki kızım onların bizde olduğu süre boyunca surat astı, oyuncaklarını paylaşmadı ve onlar daha gitmeden ‘Her yeri dağıttılar! Kim toplayacak şimdi bunları!’ diye avaz avaz bağırmaya başladı. Öyle utandım ki…”
“Ben ilkokuldayken yardıma ihtiyacı olan herkesin yanına koşardım. Sınıfa yeni gelen bir öğrenci mi var? Kendini yalnız hissetmesin diye hemen onunla ilgilenirdim. Bir arkadaşımın annesi karne törenine gelemedi mi? Kendimi onun yerine koyar, ona destek olmaya çalışırdım. Şimdi aynı davranışları kızımdan da bekliyorum. Ama o sanki hiç duyarlı değil. Bu konuda ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.”
Yukarıda okuduğunuz cümleleri kuran annelerin sayısı hiç az değil. Peki, çocuklarımızın empati becerisini geliştirmek için neler yapabiliriz? Bu soruyu yönelttiğimiz Nadis Danışmanlık’tan Uzman Psikolog Zeynep Tunalıoğlu, empatiyi şöyle tanımlıyor: “Empati en basit anlatımla, bir insanın başka bir insanın yaşadığı durumu, duyguları anlayabilmesi anlamına geliyor. Yani o kişinin neler yaşıyor olabileceğini ve bu yaşadıklarının onda nasıl duygular yaratıyor olabileceğini kendi içinde hissedebilmek, kendini onun yerine koyabilmek….”
Tunalıoğlu’nun “Empati kaç yaşından itibaren başlıyor?” sorusuna yanıtı ise şu şekilde: “Çocuklar üç yaşından sonra zihin kuramı geliştirmeye başlarlar. İlk olarak çocuk kendini ayrı bir varlık olarak algılamaya başlar. Başkasının zihninin kendi zihninden ayrı olduğunu anlayabilmek ve onun kendine ait düşünceleri olduğunu tahmin edebilmek ikinci adımdır. Bu yaşlarda çocuğunuzun ilk empati kurduğu anları görmeye başlarsınız. Üzgün birine oyuncağını uzatabilir veya ağlayan birini görürse o da ağlayabilir. Ancak bu yaşlarda empati hala çok gelişmemiştir. Ancak ilkokul çağlarında kendini bir başkasının yerine koyabilmeye ve dünyaya onun bakış açısından bakmaya başlar. Gerçek empati ise ergenlik çağlarında çocuğunuz yetişkinliğe adım atmaya başladığı zamanlarda ortaya çıkar.”
Empati neden gerekli?
Çocuğun çevresine şefkat ve ilgi gösterebilmesi, başkalarının bizden farklı olduğunu bilmesi, karşısındaki kişinin hislerini anlayabilmesi için biraz zamana ihtiyaç var ve buna erken yaşta sahip olmak çocukların da yaşamına artılar katıyor. Uzman Psikolog Zeynep Tunalıoğlu “Empati becerisi yüksek olan çocuklar birçok alanda başarı gösterirler. Arkadaşları arasında daha çok sevilir ve lider rollerini üstlenmeye daha meyilli olurlar. Yaşıtlarıyla daha iyi anlaşan çocukların bu sayede okula daha iyi uyum sağladıkları ve okulda da daha başarılı oldukları görülmüştür. Daha da önemlisi empati becerisi yüksek çocuklar, bu beceriyi yetişkinlik hayatlarında da göstermeye ve daha sağlıklı ilişkiler kurmaya devam ederler” diyor.
Doğuştan mı, sonradan mı?
Birçok araştırmacı insanlarda empati becerisinin doğuştan geldiğini ve bizi insan yapanın da bu özelliğimiz olduğunu savunuyor. Ama bu kapasiteye doğuştan yatkınlığımız olması, kendiliğinden gelişeceği anlamına da gelmiyor elbette. Uzman Psikolog Zeynep Tunalıoğlu, “Çok güzel hazırlanmış bir ekmek hamuru yanlış derecede pişirilirse ne olur? O hamur ne kadar lezzetli hazırlanmış olursa olsun ortaya çıkan ekmek yanık olacaktır. Çocukların empati becerisi de böyledir, doğuştan gelir ancak doğru koşullarda beslenmesi gerekir” diyerek anne-babaların bu konuda yapabilecekleri olduğuna dikkat çekiyor.
Neler yapabilirsiniz?
Öncelikle kendiniz çocuğunuza örnek olarak işe başlayabilirsiniz. Çünkü çocuklar için bir şeyi yapmanız söylemenizden çok daha etkili! En basit örneğiyle ona “Kitap oku” demenizdense sizi kitap okurken görmesinin daha etkili olduğu gibi.
Uzman Psikolog Tunalıoğlu’nun empati becerisini geliştirmeye destek konusunda ailelere önerileri ise şunlar:
Ona destek olun, empati kurun: Öncelikle ebeveynler çocuklarının duygularıyla empati kurmalılar. Duygularının anlaşıldığını deneyimlememiş bir çocuk başkasının duygularını da anlayamaz. Bir çocuk ağladığında ebeveyn ona iki şekilde yaklaşabilir: Kızarak ya da anlayışla. “Neden hep böyle yapıyorsun? Beni üzmek için mi böyle yapıyorsun?” demekle “Ne oldu? Gerçekten üzgün gözüküyorsun” demek arasında çok büyük bir fark vardır.
Çocuğunuzun duygularını isimlendirin ve onun da başkalarının duygularını isimlendirmesine yardımcı olun: Sokakta ağlayan bir çocuk gördüğünüzde “Aa bu çocuk neden ağlıyor acaba? Sence ne olmuş olabilir?” diyerek çocuğunuzla bu konuda fikirler üretebilirsiniz. Ya da okuduğunuz hikayelerin karakterlerinin duyguları hakkında konuşabilirsiniz. Bu sayede çocuğunuz küçük yaştan itibaren başkalarının da duyguları olduğunu ve bizim de biraz çaba göstererek bunları anlayabileceğimizi öğrenmiş olur.
Yardımcı davranışları deneyin: Çocuğunuzun empati becerilerini geliştirmesi için hayali oyunlar oynayabilir ve onun yardımcı davranışları pratik etmesine yardımcı olabilirsiniz. Örneğin iki bebekle oynarken “Aa Ayşe dizini çarptı, canı çok yandı galiba. Bak ağlıyor. Hadi ona yardım edelim ki kendini daha iyi hissetsin” deyip sonrasında ona nasıl yardımcı olabileceği konusunda fikir yürütebilirsiniz. Böylece çocuğunuz kendi davranışlarının başkalarını nasıl etkileyebileceğini anlamaya başlar.
Duyguları oynayın: Beraber duyguları isimlendirme ya da duyguları canlandırma oyunları oynayabilirsiniz. Çeşitli surat ifadeleri yapıp ya da kağıda bu ifadeleri çizip çocuğunuzdan bu duyguyu tahmin etmesini isteyebilirsiniz. Sonrasında da o bazı duyguları canlandırmaya çalışabilir. Bu, çocuğunuzun empati kurabilmek için en önemli becerilerden biri olan duyguları okuyabilme becerisini geliştirir.