Alerjiye ‘dur’ demek gerek

ALERJİYE DAVET!
Solunum yolu alerjileri ve astım sadece Türkiye’de değil bütün dünyada en sık görülen kronik hastalıklar. Doç. Dr. Antony; “Alerji ve solunum yolu alerjileri ile ilgilenen kişiler, aileler, devletler, bilim; herkes aynı soruyu soruyor: ‘Niçin alerjiler arttı?’ Bu sorunun net bir cevabı yok. Ama biz biliyoruz ki, alerji gelişmesinde en etkili iki etken, genetik ve çevresel faktörler. Çevresel faktörlerle ilgili herkesin ilgisini çeken bir teori var. Bu ‘Hijyen Teorisi’. Hijyen Teorisi, yeni nesil çocukların eskiye nazaran daha temiz ve hastalıklardan korunarak büyütüldüğü üzerine kurulu. Daha da açarsak, yeni nesil çocuklar daha az ateşli ve bakteriyel hastalık geçiriyor, daha az parazitli hastalığa maruz kalıyor, her şey için aşılanıyor, dolayısıyla daha az hasta oluyorlar. Yine az kardeş sahibi olmak, şehirlerde ve kapalı alanlarda yaşıyor olmak da etkili. Çok önemli bir başka faktör de yediklerimizin, içtiklerimizin ne kadar çok değişmiş olduğu. Artık yediğimiz her şey daha az organik, daha çok toksin ve hormon içeriyor ve çok daha az besin değerine sahip. İçtiğimiz suların kalitesi de soluduğumuz havanın kalitesi de bozulmuş durumda… Sürekli evlerde, ofi slerde yani kapalı mekanlarda yaşamak, temiz hava ve güneşten yeterince yararlanmamak da sadece alerjiye değil her türlü hastalığa davetiye çıkarıyor. Yani, yaşam tarzımız da alerjiyi etkileyen en önemli faktörlerin başında geliyor!”

ALERJİK ÇOCUKLAR DAHA SIK HASTALANIYOR

Alerji bir savunma sistemi hastalığı. Vücutta etkilenen organlarda bir yangı (vücudun mikroplara karşı koymak için herhangi bir yerine fazla kan hücumu ile orada şişkinlik, kırmızılık, ısı ve ağrı ile beliren irin toplaması, iltihap, enflamasyon) oluyor ve alerji vücuttan atılana kadar bu yangı aslında hep devam ediyor, sadece yangının şiddeti değişiyor. En sönmüş olduğunu düşündüğünüz zamanlarda bile yangı aslında hep var. Örneğin; yaz, güneş, deniz alerjik çocuklara çok iyi geliyor. Çocuk hiç hasta olmayabiliyor ama bu hastalığının geçtiği anlamına gelmiyor. Sadece alerjik yangının şiddeti azalıyor. Dolayısıyla çocuk kolayca hasta olmuyor. Ama kışın şiddeti artıyor, bu da çocuğun çok kolay bir şekilde, her türlü nezle ve gripten sonra hasta olmasına neden oluyor. Bu durum savunma sistemini hassas kılıyor, bu da alerjik çocukların çok daha sık hasta olmasına neden oluyor.

SİNÜZİT, GENİZ ETİ, BADEMCİK

Alerjik çocuklarda sinüzit, geniz eti, bademcik, kulak iltihapları ve kulakta su toplanması gibi durumlar daha fazla görülüyor. Bu durumlarda da ilk akla gelen genellikle ameliyat oluyor. Ancak, Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, “Ameliyat kararını geri dönüşümü olmayan ve alerjik tedaviler verilmesine rağmen düzelmeyen çocuklarda düşünmek gerekiyor, ameliyat hiçbir zaman ilk tercih olmamalı. Çünkü bu durumlara neden olan alerjiler bulunup, iyi tedavi edilmezse, ameliyat olunsa bile bir süre sonra tüm şikayetler tekrar edebiliyor” diyor.

NASIL TEŞHİS EDİLİYOR?

Alerjik hastalıkların teşhisinde, hastanın öyküsü önemli. Bunun dışında muayene bulguları, alerjik deri testleri ve kandan alerji seviyelerine bakılarak, toplanan bilgiler bir puzzle’ın parçaları gibi birleştirilerek ‘alerji’ bulunmaya çalışılıyor. Çocuklarda alerji testleri deriden ve kandan yapılıyor. İmkan varsa her ikisine de bakmak daha doğru, çünkü farklı bilgiler verebiliyorlar.

TEDAVİDE ESAS OLAN KORUNMAK

Alerjik hastalıkların tedavisinde ‘doğru teşhis’ tedavideki en esaslı kısmı oluşturuyor. Çünkü alerjide esas olan korunmak! Doğru bir korunma için de doğru bir teşhis gerekiyor. Spesifik olarak alerjiye neden olan madde ve maddelere karşı; genel olarak da çevresel bazı olumsuz faktörlerden korunmak gerekiyor. Çocuğunuza neyin dokunduğunu bilip ona göre bazı tedbirler alarak hasta olmasını ve gereksiz yere ilaç kullanmasını engelleyebilirsiniz. Örneğin, süt alerjisi olan bir çocuğa süt verilmemesi ‘spesifik koruma’ya bir örnek. Aynı zamanda süt alerjisi olan bir çocuğun mümkün olduğunca organik beslenmesi, temiz hava soluması, odasının ev tozlarından korunacak şekilde hazırlanması, sigara dumanı, çamaşır suyu, hayvan kılı ve salyası, parfüm ve deodorantlar gibi kimyasal toksinlerden korunması da ‘genel korunma’ya örnek. Alerji testleri yapıldıktan sonra verilecek en etkin tedavi yöntemi ise alerjik aşı tedavisi!

GÖZLER DE ETKİLENİYOR

Alerji nedeniyle gözlerde görülen bulgulara alerjik konjonktivite deniyor. Alerjik konjonktivite genellikle bahar alerjilerine bağlı oluşuyor. Özellikle bahar aylarında gözlerde görülen sulanma, kaşıntı ve kızarıklık durumu alerjik konjonktivitin tipik belirtileri. Bundan korunmak için; dışarı çıkarken güneş gözlüğü takmak, polenlerin yoğun olduğu dönemlerde dışarı çıkmamak ve gözü rahatlatacak göz damlaları ve ağızdan alınacak şuruplar kullanmak gerekiyor. Bunların yanı sıra, alerjilerin tedavisi için kesin çözüm olan alerjik aşı tedavilerinin, alerjik göz bulguları için de oldukça etkili bir metot olduğunu söylemekte fayda var.

GEÇER Mİ?

Çocukluk çağı alerjilerinin çoğu yaş ilerlediğinde kayboluyor. Örneğin, yumurtaya alerjisi olan çocukların çoğu hayatlarının ileriki dönemlerinde, bazen bir yaşından, bazen iki ya da üç yaşından sonra yumurta tüketmeye başlayabiliyor. Çocukların yaklaşık yüzde 80’inde alerjiler büyümeyle geçiyor. Ancak, yüzde 20’sinde alerji devam ediyor. Çocukluk çağı alerjilerinin geçme eğiliminin yüksek olduğunu bilmekle birlikte, hangi hastada ne zaman geçeceğini önceden tahmin edebilmek mümkün değil. Alerjik çocukların alerji uzmanı tarafından düzenli olarak izlenmesi gerekiyor.

ALERJİDEN KORUNMAK İÇİN NELER YAPILMALI?

Alerji oluşumunda iki önemli faktör var: İlki genetik, ikincisi çevresel. Aile bireylerinde alerji olan çocuklarda alerji görülme sıklığı yüzde 80’lere kadar artabiliyor. Alerjinin genetik boyutuna müdahale edilemese de çevresel faktörleri kontrol ederek alerjiden korunmak mümkün. İşte yapılması gerekenler:

• Her şeyin doğal olanını seçin. Sezaryen doğum yerine normal doğumu tercih etmek de bunlardan biri.

• Çocuğunuzun anne sütünden mümkün olduğunca uzun süre yararlanmasını sağlayın.

• Organik ve taze sebze-meyve tüketin.

• Tükettiğiniz hayvansal ürünlerin de organik olduğundan emin olun! Kuzu etini inek etine, balığı hepsine tercih edebilirsiniz. 

• Stres faktörlerini hem çocuğunuz hem kendiniz için hayatınızdan çıkarmaya çalışın.

• Temiz hava soluyun.

• Temiz ve doğal kaynaklardan su tüketin.

• Sigara dumanı, çamaşır suyu, deterjan, hayvan tüyleri ve salyaları, oda spreyi, deodorant gibi kimyasallardan uzak durun.

• Düzenli spor yapın ve çocuğunuzu da spora teşvik edin.

DOĞRU TEŞHİS, DOĞRU TEDAVİ, DÜZENLİ KONTROL

Alerjik çocukların ve ailelerinin bu durumdan olumsuz etkilenmesini önleyebilecek şeylerin başında doğru teşhis ve bunu takiben doğru bir tedavi geliyor. Düzenli aralıklarla alerji doktorları tarafından izlenmeleri önemli. Ailelerin hastalığın nedenleri, tedavisi, korunması ve acil durumlarda yapacaklarıyla ilgili bilgilendirilmiş olmaları, hastalıkla mücadele sürecinde büyük önem taşıyor.Yazı: Elif Girgin

Alerji nedir? Çeşitleri neler? Gıda alerjileri solunum yolu alerjilerine dönüşebilir mi? Alerjik hastalıkların kesin tedavisi var mı? Nasıl teşhis ediliyor, tedavide hangi yöntemler uygulanıyor?

ALERJİYİ TANIYALIM

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Alerjisi Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony alerjiyi, “Çevremizde bulunan, hava ya da sindirim yoluyla vücuda giren, normalde zararlı olmayan ‘alerjen’ dediğimiz maddelere karşı vücudumuzun verdiği aşırı tepki” olarak açıklıyor ve “Biz alerji doktorlarının bildiği en temel şey, alerjinin yaşı yoktur! Alerji, hayatın ilk gününde ortaya çıkabileceği gibi herhangi bir yaşta da ortaya çıkabilir. Fakat genel anlamda çocuklardaki alerji erişkinlerden daha fazla” diyor. Çocuklarda en sık görülen alerjik hastalıkların başında solunum yolu alerjileri; yani alerjik rinit, alerjik bronşit ve alerjik astım geliyor. Alerjik hastalıkların etkilediği organlar ya da ortaya çıkma şekli yaşa göre değişiyor. Çocuklarda ilk iki yılda daha çok gıda alerjileri görülürken, bunları gıda alerjilerine bağlı alerjik bronşit izliyor. Gıda alerjileri yaşla azalırken, alerjik hava yolu hastalıkları denen ‘alerjik rinit’ ve ‘alerjik bronşit’ çocukluk çağında daha da sık ve ağır izleyen alerjik hastalıklar. Çocuklarda besin alerjisi gibi başlayan tablo bazen ortadan tamamen kaybolurken bazen de alerji yürüyüşü denilen alerjik rinit ve alerjik bronşit şeklinde devam ediyor. Bebeklik çağında en çok besin alerjisi görülüyor. Besin alerjileri genellikle bebeklik çağında, özellikle ek besinlere geçiş döneminde ortaya çıkıyor. Fakat daha erken ya da geç dönemlerde de gelişebiliyor. En tipik belirtileri ciltte kaşıntı, kızarıklık ya da döküntü oluşması. Ancak besin alerjileri bu bulgular dışında birçok organı da etkileyebiliyor. Besin alerjisi olan çocuklarda şüpheli gıdanın tespiti çok önemli. Alerji bazen sadece bir gıdaya karşı oluşurken bazen birden fazla gıdaya karşı da gelişebiliyor. Alerjik gıdanın tespitiyle birlikte yapılacak ilk şey o gıdanın diyetten çıkarılması. Eğer bebek küçükse ve anne sütü alıyorsa, çoğunlukla annenin de bebekle aynı diyeti uygulaması gerekiyor. Buradaki en önemli konu, sadece alerjiye neden olan gıdanın değil, gıdanın içine giren diğer gıdaların ve türevlerinin de kesilmesi! Örneğin, inek sütü alerjisi olan çocuklarda sadece inek sütünü kesmek yetmiyor, inek sütüyle birlikte yoğurt, peynir, tereyağı hatta bazen inek etini de kesmek gerekebiliyor.

BESİN ALERJİSİ

Her türlü besinin alerji yapma potansiyeli var ancak bazıları diğerlerine göre daha sık alerjiye neden oluyor. Çocuklarda süt, yumurta, buğday, yer fıstığı, fındık, balık, kabuklu deniz ürünleri, susam, çilek ve kivi daha fazla alerji riski taşıyor. Sıkça çikolata ve kakao tüketimi nedeniyle alerjik burun akıntısı, migren, deride kızarma, kaşıntı ve sindirim sistemi bozuklukları da görülebiliyor. Nadiren bal da alerjiye yol açıyor. Bebeklere bir yaşından önce bal önerilmiyor.

NEZLE Mİ, BAHAR NEZLESİ Mİ?

Alerjik rinit yani bahar nezlesinin belirtileri, özellikle histamin salgılanmasıyla birlikte başlıyor. Hapşırma nöbetleri, burun tıkanıklığı, burunda sürekli akıntı, gözlerde kaşıntı, sulanma (konjonktivit), burunda, dudakta, damakta ve boğazda kaşıntı, öksürük, baş ağrısı ve göz altlarında morluk ‘alerjik rinit’in belirtileri. En belirgin özelliği sık tekrar etmesi. Alerjik hastalıklardan şüphelenilmesi gereken durum, hangi organı etkilerse etkilesin, bulguların geçmemesi ya da geçse bile sık sık tekrar etmesi. Örneğin; nezle ve grip daha çok soğuk havalarda; sonbahar ve kışın ortaya çıkıyor ve beraberinde ateş, halsizlik, kırgınlık, boğaz ağrısı gibi bulgular oluyor. Genelde bir hafta, 10 gün içinde geçiyor. Ama çocuğun genel durumu iyiyken; nezle-grip durumu yokken, geçmeyen ya da sık tekrar eden burun akıntısı, burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı ve hapşırma durumları varsa, bu noktada ‘alerjik rinit’ten şüphelenmek gerekiyor.

ÇOCUĞUM ALERJİK Mİ?

Alerjiler verdikleri birtakım sinyallerle aslında kendilerini belli ediyor. İşte tipik alerji belirtileri:

• Ciltte hassasiyet, kuruluk, kaşıntı, kızarıklık, döküntü, ürtiker ya da kurdeşen denilen lezyonlar ve çocukluk çağı egzaması denilen atopik dermatit

• Burunda kaşıntı, akıntı, tıkanıklık, hapşırma ve geniz akıntısıyla; kokulara karşı aşırı hassasiyet ya da koku alamama

• Gözlerde kaşıntı, kızarıklık, sulanma

• Geniz eti ve bademcik büyümesi

• Geçmeyen ve sık tekrar eden kulak yolu enfeksiyonları ve kulakta su toplanması

• Geçmeyen veya sık tekrar eden sinüzitler

• ‘Krup’ denilen, genelde sabaha karşı aniden ortaya çıkan ve sık tekrar eden gürültülü (havlar tarzda) öksürük

• Bronşları etkilemesi nedeniyle sık sık ortaya çıkan öksürük, hırıltı ve nefes darlığıyla ilerleyen alerjik bronşit ve astım

• Sindirim sistemini etkilediğinde; karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, kabızlık ve reflü Alerjiler bazen tek bir organı etkilemekle birlikte genel bir halsizlik, iştahsızlık, büyüme geriliği, kansızlık, çok sık hasta olma durumlarıyla da karşımıza çıkabiliyor. 

Başa dön tuşu