Yazı: Burçin Öztınaz
“Kişilerarası ilişki yeteneğinin gelişimi bebeğin anneyle kurduğu pozitif, güvenli bağlanma ile olumlu şekillenir. Bu nedenle doğum ve doğumla başlayan ilk yıllar bebeğin fizyolojik ve duygusal gelişiminde oldukça önemlidir” diyen Mutlu Hayat Akademisi’nin kurucusu Psikoterapist Sibel Aslantepe’ye mutlu bir hamilelik için önerilerini sorduk:
“Kuracağınız annelik bağının nasıl olacağı, hamilelik öncesi ve sonrası bu döneme yapacağınız duygusal ve fiziksel yatırımlarla belirlenir. Mutlu bir hamile mutlu bir anneyi beraberinde getirir. Bütün hayatınızı değiştirecek bu role gerçekten hazır olup olmadığınızı anlamak ilk önemli aşamadır. Kaygılarınız, korkularınız varsa bu dönem öncesi uzmanlardan yardım almanızı öneririm. Sosyal kaygılardan uzak kalmak (‘anne olmalıyım, yaşım geçiyor, evlilik demek çocuk demek’ gibi ) ya da önceki olumsuz deneyimlerden (düşükler, kayıplar, hastalıklar) sıyrılarak yeni sürece hazırlanmak gerekir. Sizi destekleyecek ortamlar (doğum kursları gibi), sizi anlayacak kişiler (doğum uzmanları, hamile grupları gibi) etrafınızda olmalı. Pozitif düşünce pozitif eylemi beraberinde getirir ve kolay doğuma olanak sağlar.”
1- Ben mutluyum bebeğim mutlu
Hamilelikte pozitif duygulara odaklanmak birinci kural. Bu, karnınızdaki bebeğin gelişimi açısından da önemli ve gerekli. Bunun için de ilk adım, ‘Hayatımda beni en çok neler mutlu, neler mutsuz eder?’ sorularını kendinize sormak. Ve bir sonraki adımınız da sizi mutsuz edenlerden uzaklaşmak olabilir. Mutluluğun engellerinden biri de beklentiler… ‘Sabah bulantılarım geçtiğinde, bebeğimi kucağıma aldığımda’ gibi bahanelerle mutluluğunuzu ertelemeyin.
2- Bir de kaygılar olmasa!
‘Bebeğim sağlıklı mı?’, ‘Doğum nasıl geçecek?’ gibi sorular zihninizi fazlaca meşgul ediyorsa (özellikle geçmişte bu konuda yaşadığınız olumsuz deneyimler varsa) ve bu konuyla ilgili kaygılar yaşıyorsanız, bunları eşinizle, doktorunuzla, arkadaşlarınızla ve bir uzmanla konuşmayı denemelisiniz.
3- Yaz yaz bir kenara yaz
Nasıl hissettiğinizi ve hamilelikte neler yaşadığınızı yazmak size iyi gelebilir. Hem tarihleri not düşebileceğiniz hem de ‘Bebeğime kim bakacak?’, ‘Çalışmaya devam etmek mi istiyorum, evde bebeğimle ilgilenmek mi?’ gibi sorularla ilgili düşüncelerinizi yazacağınız bir defter edinmeye veya kendinize bir blog açmaya ne dersiniz?
4- Biraz alışveriş iyi gelir
Alışverişe bahane bulmanın en kolay olduğu dönemdesiniz. Hamile kıyafetleri, çatlak önleyici krem, emzirme sutyeni, bebek odası mobilyaları, ana kucağı, puset… Alışveriş listeniz kabarık ve bu zamana kadar olanlardan oldukça farklı. Bu alışveriş listesine eklemeniz gereken iki şey ise rahat ayakkabılar ve büyük çantalar. Tabii heyecana kapılıp gereksiz masraflar yapmamak, arkadaşlarınızdan edinebileceğiniz kıyafet ve bebek eşyalarına bakmak da şart.
5- Yeni şeyler
Eğer bu ilk bebeğinizse bir doğum sınıfına devam etmek, doğum koçluğu almak ve hastanelerin gebelik ve çocuk bakımı eğitimlerine katılmak endişelerinizi azaltabilir.
6- Yavaşlayın
‘Geç kaldım’, ‘Şimdi acelem var’, ‘Seni sonra arayayım mı?’, ‘Toplantıdayım…’ Bunlar sizin de sık kurduğunuz cümleler mi? Peki en son ne zaman sakin bir yerde hiç konuşmadan sadece oturdunuz? İşte şimdi bunu sık sık yapmanın tam zamanı!
7- Alışkanlıkları gözden geçirin
Sigara içmek, güne kahve ile başlamak, çok geç saatlerde yatmak, az uyumak, sağlıksız beslenmek… Bu tür alışkanlıklarınız varsa gözden geçirme zamanı! Ayrıca hamilelikte ev işleri programınızda değişiklikler yapmanız ve eğer mesai gerektiren bir işiniz varsa, yeni bir çalışma düzeni oluşturmanız da gerekebilir.
8- Güzelleştiren öneriler
Cilt lekeleri, saç dökülmesi, alınan kilolar, oluşabilen çatlaklar yüzünden kendinizi bakımsız ve kötü hissetmeyin! Cilt ve saç bakımınıza özen göstermek, bol bol su içerek cildinizin nem dengesini korumak, çatlak önleyici kremler kullanmak, dışarı çıkarken mutlaka yüksek korumalı kremler sürmek ve bunların yanında hamilelere özel yoga duruşlarını ve nefes çalışmalarını öğrenmek size iyi gelebilir.
9- Ben buradayım!
Bebeğiniz tekmeleriyle kendini hissettirmeye başladı! Peki ya siz? Şarkı söyleyerek, onu sevdiğinizi söyleyerek, sık sık karnınıza dokunarak siz de ona varlığınızı hissettirin.
