Ah şu alerji meselesi!

Yazı: Burçin Öztınaz

Beslenmenin gittikçe doğaldan uzaklaşması, modern şehir hayatı, hava kirliliği… Tüm bunlar alerjilerin çoğalmasının ve yeni yeni alerjik reaksiyonların hayatımıza girmesinin nedenlerinden bazıları. Hem yetişkinleri hem de çocukları yakından ilgilendiren alerji nedir, neden olur, önlenebilir mi? Çocuk alerjileri konusundaki sorularımıza cevap bulmak için iki uzmana; “Çocuklar Ve Alerji” kitabının yazarı, Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Çocuk Alerji İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak’a ve de Çocuk Alerji ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay’a danıştık.

DENGE BOZULDUĞUNDA…
Çevremizde alerji öyküsü olan çocuk sayısı giderek çoğalıyor. Sezonluk alerjiler ve besin alerjileri en çok görülenler… Günümüzde neredeyse her çocuğun en az bir alerjisi var. Peki alerji nedir? Prof. Dr. Yonca Tabak, “Alerji doğada bulunan bazı maddelere karşı aşırı tepki verme durumu olarak tanımlanır” diyor ve ekliyor: “Çoğu zaman dünyada temas ettiğimiz pek çok maddeye tolerans geliştiririz. Onlarla denge ve uyum halinde yaşarız. Ancak bu dengeyi sağlayan ve doğa ile uyum içinde yaşamamızı sağlayan bağışıklık sistemi dengesini yitirdiğinde vücut ya alerji yönüne ya da bunun tam zıddı diyabet, Hashimoto hastalığı, romatizmal hastalıklar gibi kronik hastalıklara yönelir.” Prof. Dr. Ahmet Akçay ise alerjiyi şöyle tanımlıyor: “Çevremizde bulunan ve vücudumuzda alerjik yanıt oluşturan maddelere alerjen denir. Başlıca alerjenler ev tozu miteları, polenler, küfler, evcil hayvanların tüyleridir. Alerji ise vücudumuzun bağışıklık sisteminin alerjenlere karşı, aşırı şekilde ve anormal bir yanıt, tepki vermesi olarak tanımlanabilir.”

ARTIŞ VAR ÇÜNKÜ
Prof. Dr. Yonca Tabak, modern şehir yaşamının son yıllarda alerjilerin artmasının en büyük nedeni olduğunu söylüyor ve tüm dünyada sanayileşmiş, modern ülkelerde astım ve alerjinin yüksek oranda görüldüğünü belirtiyor: “Modern yaşamın getirdiği en büyük dezavantaj çocuk beslenmesinin gün geçtikçe doğallıktan uzaklaşması. Günümüzde çocuklar, abur cubur diyebileceğimiz, kraker, bisküvi, kahvaltılık gevrek, çikolata, gofret gibi çok fazla sayı ve çeşitlilikte paketli gıda tüketiyor. Artık sütleri bile meyveli, kakaolu içiyorlar. Doğum günü kutlamaları, pastane ürünü katı yağlı hamur işleri ve özellikle de kakao ile çocuk vücuduna giren yoğun kafein şu an için günümüzde alerjik astımı hiç yoktan var eden beslenme alışkanlıkları olarak kabul ediliyor.”

Bunun yanı sıra fabrikalardan havaya salınan ve benzeri şekilde trafikteki egzoz gazlarından gelen kimyasallar akciğer dokusunu bozduğu gibi aynı zamanda alerjiye yatkın bir bağışıklık ile sonuçlanıyor. Obezite de çocuk astımı gelişimi ile yakın ilişkisi bilinen bir başka durum…

Ah şu alerji meselesi! - Resim : 1

ALERJİ VARSA TAKİP ÖNEMLİ
Çocuklarda en sık görülen iki alerji tipi var: Gıda alerjileri ve genellikle 3-4 yaş civarında ortaya çıkan hava yolu-solunum alerjileri. Prof. Dr. Yonca Tabak, “Çocukta bir alerji gelişmişse, ki bebeklikte bu gıda alerjisi olabilir, ileride bu yeni eklenmelerin de olabileceği bilinmeli ve alerjik çocuk tamamen büyüyene kadar sürekli bir çocuk alerji uzmanı takibinde kalmalıdır” diyerek aileleri uyarıyor. Prof. Dr. Ahmet Akçay ise günümüzde birçok çocukta astım, alerjik nezle, alerjik öksürük, egzama, besin alerjisi olduğunu söylüyor ve “Hava kirliliği en çok çocukları etkiliyor ve astım gelişmesine neden oluyor. Çocukların akciğerleri ve bağışıklık sistemi tam olgunlaşmadığı için hava kirliliği akciğerlerde astım gelişmesine neden oluyor. Yapılan çalışmalara göre çocuğun yaşadığı ev veya gittiği okul, trafiğin olduğu yola ne kadar yakınsa astım açısından riskin o kadar yüksek olduğunu gösteriyor” diyor ve özellikle genetik olarak alerjik yatkınlığı olan ailelerin ana caddeye, özellikle otobüs ve kamyonların yoğun geçtiği yollara uzak yerlerde oturmalarını öneriyor.

TEST TANI İÇİN YETERLİ DEĞİL
Çocuklarda alerji testi seçimi yaşla bağlantılı olarak değişebiliyor. Prof. Dr. Ahmet Akçay, alerji belirtileri gösteren çocukların çocuk alerji uzmanları tarafından dikkatli bir şekilde değerlendirilmeleri gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Teşhis koymak için bazı testler yapılıyor. Bu testlerden en önemlisi ciltten yapılan alerji testleri. Bu testler bize teşhis konusunda katkı sağlıyor, tedavi planlamada yardımcı oluyor. Doğru teknikle, doğru alerjenlerle yapılacak test çok önemli. Tabii ki tek başına alerji testleri teşhis için yeterli değil. Alerji uzmanları tarafından çocuktaki belirtiler ile alerji test sonuçları arasında değerlendirme yapılarak kesin teşhis konulması çok önemli.”

BU BESİNLERE DİKKATLİ YAKLAŞIN
Prof. Dr. Yonca Tabak, alerji potansiyeli olan gıdaları şöyle sıralıyor:
• Gıda alerjilerine en çok ilk altı yaş içerisinde rastlanıyor.
• En çok alerji yaptığı bilinen gıda süt. İnek sütü ise ilk sırada yer alıyor. Keçi sütünün göreceli olarak daha az alerji yaptığı biliniyor.
• En sık alerji yapan gıdalar içinde ikinci sırada yumurta geliyor. Yumurtanın tavuk eti ile çapraz reaksiyonu var ve bu nedenle çocukta alerji olduğunda genellikle hem yumurta hem de tavuk eti aynı anda kesiliyor.
• Üçüncü sırada buğday ve benzeri tahıllar yer alıyor. Bu grupta da buğday alerjisi olduğunda mısır ve pirinç dışında tüm tahıl unları kesiliyor.
• Dördüncü ve beşinci sırada ceviz, badem, fındık gibi kuruyemiş grubu ve deniz ürünleri yer alıyor.

Ah şu alerji meselesi! - Resim : 2


MEVSİM BAHAR, ÖNLEMİNİZİ ALIN
Prof. Dr. Ahmet Akçay, “Bahar alerjisi alerjik nezle, göz alerjisi ve astıma neden olabildiği için bu hastalıkların belirtileri bahar aylarında çoğalıyor. Bahar aylarında sık nezle olmak, burun tıkanması, peş peşe hapşırma, burunda kaşınma, damakta kaşıntı, kulakta kaşıntı, sık burun kanaması alerjik nezle belirtileri; gözlerde sulanma, kaşınma göz alerjisi belirtileri; sık öksürük, nefes sıkışması gibi astım belirtileri bahar alerjisinin göstergeleri olabilir” diyor ve şu önerilerde bulunuyor:

• Evden çıkarken mutlaka güneş gözlüğü takılarak polenlere teması önleyin.
• Polenlerin yoğun olduğu günlerde dışarıda fazla dolaşmamaya özen gösterin.
• Dışarıda kalındığı sürece her fırsatta çocuğunuzun yüzünü ve burnunu suyla yıkayarak polenlerden temizleyin.
• Dışarıda vakit geçirilmişse eve gelince kıyafetlerini değiştirin ve duş almasını sağlayın.

KÖKTEN TEDAVİNİN YOLU
Çocuklarda astımın çok boyutlu takip ve tedavi edilmesi gerekiyor. Bu tedavinin ilaç tedavisi, aşı tedavisi, çevre düzeni ve beslenme şekli olmak üzere dört önemli adımı olduğunu belirten Prof. Dr. Yonca Tabak; bu adımlardan biri eksik olduğunda tedavinin başarılı olamayacağına dikkat çekiyor. Çevre ve beslenme düzeninin tedavinin temelini oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Yonca Tabak; “Çocuğun astımının geçtiği düşünülse bile tekrar ortaya çıkmaması için, sürekli yapılması gereken iki korunma yöntemidir” diyor. Çevre düzeni ile ilgili yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: “Çocuğun yaşadığı evde alerjik olunan madde azaltılmalı, astım ataklarını tetikleyecek sigara dumanı, rutubet, kimyasal kokuları uzaklaştırılmalı, ev tozuna alerjik ise toz barındıran eşyalar, halılar evden çıkarılmalı.”

REFLÜ DE TETİKLİYOR
Prof. Dr. Yonca Tabak, astımın reflü ile kardeş hastalık olduğuna ve birinin diğerini tetiklediğine de dikkat çekiyor. Beslenme konusundaki önerileri ise şöyle: “Reflüyü en çok tetikleyen şey olan kakao ve çikolatalı gıdalar beslenmeden çıkarılmazsa astım geçmez. Çocukların gece yatmadan önceki iki saat herhangi bir şey yememesini, süt içmemesini sağlamak büyük önem taşır. “

Ah şu alerji meselesi! - Resim : 3

ÇOCUĞUM ALERJİK Mİ?
Prof. Dr. Yonca Tabak, bu soruya şu yanıtı veriyor: “Besin alerjileri çocuklarda en sık egzama ile ortaya çıkar. Çoğunlukla ilk bir yıl içinde yanaklarda pütürlenme, kızarma ve cilt kuruluğu ile kendini gösteren alerji, eğer gıda reaksiyonu ağır ise tüm vücuda yayılarak, yaralara neden olur. Yoğun kaşıntı hali, huzursuzluk, gece ağlamaları bunu takip eder. Bunun yanı sıra aynı gıda mide bağırsak sistemini tutar. Çocuk reflüsü olarak tanımladığımız fışkırır tarzda kusmalar, ses değişiklikleri, dışkıda kan ve sümük görülmesi, kilo alamama, iştahsızlık gibi belirtiler ortaya çıkar. Eğer bu dönemde reflü fark edilmezse bir süre sonra mide asidinin soluk borusuna kaçması sonucu köpek havlaması şeklinde krup ya da larenjit adı verilen boğuk, kaba sesli öksürük, ses kısıklığı, hırıltı ve öksürük nöbetleri ile seyreden bronşit atakları tabloya eklenir. Bu açıdan gıda alerjilerini sadece dışarıdan görülen cilt reaksiyonu ile takip etmemek gerekir. Alerjik gıdayı tükettiğinde ailenin göremediği bir şekilde içten sindirim ve solunum sistemi organları zarar görüyor olabilir. Cilt tepkisi vermiyor diye alerjik gıdayı tekrar başlamak bu yönde ailelerin yaptığı en büyük hata olur. Alerji dinamik, şekil değiştiren bir süreçtir. Aileler, çocukta bir alerji tespit edildiğinde çocuğun alerjisinin, 0-18 yaş çocukluğu boyunca ve hatta daha sonra da devam edebileceğini bilmelidir.”

ALERJİK ASTIM BÜYÜDÜKÇE GEÇMİYOR
Astım, bronşlardaki aşırı hassasiyet sonucu en ufak bir dış uyaran ile bronşların daralması, spazm geçirmesi hali olarak tanımlanıyor. Bu daralma sonucu genellikle devamlı değil ama ataklar halinde, ıslık şeklinde hırıltı ve öksürük nöbetleri görülüyor. Prof. Dr. Yonca Tabak, bu konuda şunları söylüyor: “Çocuklarda astım iki tipte görülebilir: Alerjik astım ve alerjik olmayan astım. Alerjik bronşit ve alerjik astım aynı hastalıktır. Ancak alerji olmadan da astım olunabilir. Sadece alerjik olmayan astım büyüdükçe geçer. Alerji büyüdükçe geçmez. Eğer çocuk alerjik bronşit ise ve alerjisi testlerle kanıtlanmış ise, ‘büyüdükçe geçecek’ diye beklemek büyük hata olur. Astıma neden olan alerji kökten çözülmezse astım geçmez, ergenlikte geçti gibi görünse de 30’lu 40‘lı yaşlarda yeniden ortaya çıkar. Bu anlamda alerjik bir yaşama uygun bir hayat tarzı gerek çevre gerekse beslenme açısından oturtulmalı ve buna uygun hareket edilmelidir.”

Başa dön tuşu