Bebekten sonraki ilk günler

Yazı: Burçin Öztinaz

Bebekten sonraki ilk günlerin stresli geçmesi çok normal. Baş başa sakince dizi izlenen gecelerden, ağlama efektli gecelere geçiş ilk başlarda kaygı yaratabilir. Ama paniğe kapılmayın çünkü anne-baba olmanın ve yeni sorumluluklar edinmenin gerginliği ile evdeki romantik havayı kaybeden ilk ve tek çift siz değilsiniz! Yaşam Aile Danışma ve Eğitim Merkezi’nin kurucusu, Sosyal Hizmetler ve Sosyal Çalışma Uzmanı, EMDR Terapisti Feyza İmren, “Çiftlerin evlilik kararı ile başlayan aile yaşam döngüsü bebeğin katılımı ile yeni bir evreye girer. Karı-koca ilişkisinin yanında anne-babalık rolleri ve yeni sorumluluklar başlar. Baş başa geçirilen zamanlardan günlük paylaşımlara, ev düzeninden sosyal yaşama kadar her şeyin değişime uğradığı bir dönemdir bu. Bebeğin gelişi, zorlu değişimleri de beraberinde getirebilir. Hiç yaşamadığımız anne-babalık sorumluluklarını yerine getirmenin yarattığı bu gerginlik olumsuz duygulara neden olarak çözümlenmemiş sorunların da tetiklenmesine neden olur. Romantik anların bebek ağlaması ile bölündüğü bu zaman dilimi hiç kolay geçmez” diyor ve ekliyor: “Anne-babalık rolüne yüklenen anlam bu süreçte önem taşır. Kutsallaştırılmış anlamlar diğer rollerin geri plana itilmesine ve sorunlara neden olur. Bakıma muhtaç olması nedeniyle bebeğin ihtiyaçları ön plana çıkar. Bireysel ve çift ihtiyaçlarının giderilmesi zorlaşır.”

Mükemmel değil, sağlıklı
Feyza İmren, “Mükemmel çocuk yetiştirme ideali beraberinde mükemmel anne-baba olma zorlanmasını da getirir. Bu rollerin mükemmel olması yerine sağlıklı olmasına çabalamak daha olumlu sonuçlar getirir” diyor. Bu açıdan rollere atfettiğimiz anlamları fark etmek ve bunları gerçekçi, uygulanabilir anlamlar olarak yapılandırmak hem evliliğiniz hem de çocuğunuzun gelişimi için faydalı olabilir. Endişelerinizi eşinizle konuşmak da hem size hem ilişkinize iyi gelebilir.

Kendinizi unutmayın
Anneliğin ilk günlerinde bebeğin bakımı, beslenmesi, uykusu ve ihtiyaçları annenin gündemini oluşturuyor ve bireysel ihtiyaçlar arka plana atılıyor. Evet, bebeğiniz bakıma muhtaç, size bağımlı ama kendinize ve ilişkinize zaman ayırmanız da şart. Feyza İmren, “Kendilerine ve birbirlerine ayırdıkları zaman azalan çiftlerde; fiziksel, duygusal yorgunluk ve bedensel mesafe oluşmaya başlar. Doğum sonrası ilk aylarda yaşanan yorgunlukların yanında yeni sorumluluklar çoğu zaman beklenenden fazla gelir. Zorunlulukların getirdiği yorgunluk ile çiftlerin her biri kendini yetersiz, ihmal edilmiş ve yalnız hissedebilirler. Bu yalnızlık hissi kimi zaman aldatmaya kadar giden durumlara neden olabilir” diyor. Romantik anların sekteye uğradığı, yatak odasının sadece uyku odası haline dönüştüğü bu sürecin evliliğinizi zedelemesine izin vermemek ise sizin elinizde.

ANNE BEDENİ DEĞİŞİYOR
Doğumdan sonra kadınların bedeninde fiziksel ve hormonal pek çok değişiklik meydana geliyor. Feyza İmren, bu durumları şöyle sıralıyor:
– Bebeğin emzirilmesinde büyük önem taşıyan ‘prolaktin’ hormonu cinsel isteksizlik ve vajinal kuruluğa neden olur. Annelik rolünü kutsallaştıran kadınlarda, kadınlık imajı geri plana itilir.
– Hamilelik ve doğum sonrası oluşan fiziksel değişimlerle oluşan estetik kaygıları, beğenilmeme düşüncesi sürekli zihnini meşgul eder. Kadın bedenindeki cinsel bölgelerin bebeğin doğumunu ve beslenmesini sağlayan bölgelere dönüşmesi çiftlerin birbirinden uzaklaşmasına neden olur.
– Disparoni (agenital ağrı) ve vajinismus doğum sonrası görülebilen rahatsızlıklar arasındadır.
– Annenin duygu durumunda yaşadığı çatışmalar, kaygı ve korkularla birleşerek cinsel hayatta çiftlerin uzaklaşmasına neden olabilir.
– Annenin bebekle geçirdiği zamanın fazla olması, odağının ‘annelik’ olması, uykusuzluk, yorgunluk, kendine zaman ayıramamak, bedenindeki değişimlerden hoşnutsuzluk, artan ev işleri, annelik becerilerinde kendini yetersiz görme, suçluluk duygusunun ve stres seviyesinin yükselmesine neden olabilir.

Bebekten sonraki ilk günler - Resim : 1

BUNLARI DENEYİN!
“Evlilikte sorun yaşanan dönemlere baktığımızda doğum sonrası dönemin oldukça sancılı geçtiğini gözlemliyoruz” diyen Feyza İmren şu önerilerde bulunuyor:
Yardım almaktan kaçınmayın: Bebek bakımı, ev işleri konusunda deneyimli kişilerden yardım istemekten çekinmeyin. “İyi bir anne olabilecek miyim, her şeyi ile ben ilgilenmeliyim” düşünceleri bu sürecin daha da zorlaşmasına neden olabilir. Eşinizden yardım isteyin. Neye ihtiyacınız olduğu, neleri paylaşabileceğiniz hakkında konuşun ve birlikte yeni yaşam düzenine uygun bir plan yapın. Bu dönemde birbirini anlamaya çalışan ve yardımcı olan çiftlerin evlilikleri güçleniyor.
Değişiklikleri kabullenin: Evinizde artık yeni bir düzen var. Daha önce iki kişi için olan bu düzendeki pek çok alışkanlık değişmek durumunda olabilir. Bu değişikliğe uyum sağlamayı ve sorumlulukları paylaşarak aşmayı deneyin.
Cinsel yaşamınızı unutmayın: Yaşadığınız/yaşayabileceğiniz cinsel isteksizlikte hormonların etkisinin büyük olduğunu unutmayın. Doğum sonrası iyileşme süreci, bebek bakımının ön planda olması ve annenin fiziksel yorgunluğu gibi etkenleri göz ardı etmeyin. Bu isteksizliğin size değil, döneme özgü olduğu gerçeğini atlamayın. Hamilelik ve doğum sonrası fiziksel değişimlerin geçici olduğunu ve hamilelik öncesi halinize dönmenin biraz zaman alacağını unutmayın. Eskisi gibi çekici görünmeme kaygısının ilişkinizi yıpratmasına izin vermeyin.
Birbirinize zaman ayırın: Birbirinize ayıracağınız zaman kısalmış olsa bile bu zamanı doyurucu geçirmek ilişkinizi güçlendirir. Bebekten önce çift olarak birlikte neler yaptığınızı, nasıl eğlendiğinizi hatırlayın. Anne-babalık rollerinin kadın-erkek rollerinizi geri plana atmasına izin vermeyin.
Bütçe düzenlemesi yapın: Aileye yeni bir üye katıldı ve bebeğin masrafları oldukça yüklü. Bir de çalışan anneyseniz ve doğum sonrası bir süre çalışmamayı planlıyorsanız, bütçenizi yeniden revize edin. Önceliklerinizi belirleyip birlikte plan yapın. Ne de olsa finansal konular evliliklerde önemli bir çatışma nedeni olabiliyor.

Bebekten sonraki ilk günler - Resim : 2
BU SİNYALLERE DİKKAT!

“Olumsuz duygu durumları çiftler arasında önce duygusal soğukluk, sonra bedensel soğukluk yaşanmasına neden olur” diyen Feyza İmren, ilişkinin verdiği sinyalleri ise şuyle sıralıyor:

• ”Paylaşımlarımız yok oldu, artık eskisi gibi değiliz”, “Her şey rutine dönüştü, ne heyecan kaldı ne istek”, “Hiç çekici görünmüyorum, halime bak, kim beni ne yapsın” gibi söylemler

başlıyor.

• Bu zedelenmelerin olduğu ailelerde bireylerin yüz ifadeleri ve bedenleri bize sinyalleri gösteriyor. Genelde bedenleri gergin veya bitkin oluyor. Yüzleri üzgün, donuk veya maske takmış gibi ifadesiz oluyor.

• Göz teması azalıyor. İşitme kaybı başlamış gibi birbirlerini duymuyorlar.

• Ortam sanki görevlerini yerine getirmek üzere toplanmış insanlar grubu gibi oluyor. Dostluk yok olmuş gibi bir hal alıyor. Yapılan şakalar ya alaycı ve acıtıcı bir hale dönüşüyor.

• Evin içinde ve dışında yapılacak işlere o kadar odaklanılıyor ki iletişim neredeyse yok oluyor.

YATAK ODASINDA NELER OLUYOR?

Çiftlerin doğum sonrasında cinsel isteksizlik yaşaması sık rastlanan bir durum. Hamilelik süresince bebeğe zarar verme korkusu veya fiziksel değişimlerin neden olduğu kendinden hoşnutsuzluk, rahat hareket edememe gibi nedenlerle cinsellikten uzaklaşan çiftler, doğum ile ayrı bir sürece giriyor. Feyza İmren, “Doğum sonrası yüksek düzeyde salgılanan prolaktin hormonu cinsel isteksizliğe neden olmakta. Bu hormon cinsellikte önemli olan östrojen ve androjen hormonları üzerinde baskı uygular. Bu durum da kadınların cinselliğe karşı bir soğukluk yaşamalarına yol açar. Annelik rolünün getirdiği zorluklar, fiziksel değişimler kadınlık

rolünün geri plana itilmesi, eş ile yeterli duygusal bağ kuramamak bu isteksizlik durumunu arttıran diger etkenler” diyor ve bu dönemde duygusal paylaşımları artırmanın, cinselliğe odaklanmaktan önce dokunmaya, sevgiye, şefkate odaklanmanın çiftlerin bu süreci daha olumlu geçirmesini sağlayacağını söylüyor ve isteksizlik üç aydan fazla süredir devam ediyorsa bir uzmandan yardım almayı öneriyor.

Başa dön tuşu