Yazı: Yaprak Çetinkaya
Recall Healing, bireylerin hastalıklarının kaynağının geçmiş travmalardan kaynaklandığını savunan, bu travmaların bilinçaltındaki bastırılmış duygu ve düşüncelerine, doğru soruları sorarak ulaşmayı hedefleyen ve hastalıkların tedavi süreçlerine destek olan bir terapi yöntemi. Söz konusu çocuklar olduğunda ise bu travmalar hamilelikten önceki dokuz ayı, hamilelik sürecini ve doğumdan sonraki ilk yılı kapsıyor. Tabii bir de atalarımızdan genetik kodlar yoluyla aktarılan travmalar ve aile sırları var. Tüm bunlar ortaya döküldüğünde iyileşme de başlıyor.
Katıldığı ilk Recall Healing seminerinin ertesinde çocuklarındaki iyileşmeleri görünce kendini bu yönteme adayan Pınar Gogulan ile ‘minik bedenler dev ruhlar’ diye tanımladığı çocuklarımızı ve onları hastalıklardan korumanın ve iyileştirmenin yollarını konuştuk.
Recall Healing nedir?
Recall Healing, bireylerin hastalıklarının geçmiş travmalardan kaynaklanabildiğini savunan ve hastalıkların tedavi süreçlerine destek olan bir terapi yöntemidir. Tekniğin temeli Dr. Ryke Geerd Hamer’in The German New Medicine/Yeni Alman Tıp Yaklaşımı tezine dayanır. Tanı konmuş hastalıkların arkasındaki duygusal travmaları tanımlamak için danışanlara yardımcı olmayı hedeflerken aynı zamanda kişiye sağlığını optimize etmek için rehberlik eden bir sistemdir.
Bu tekniğin ortaya çıkış hikayesini anlatır mısınız?
Dr. Hamer, Yeni Alman Tıp Yaklaşımı’nın temellerini hayatında oluşan büyük bir travmanın ardından attı. Başarılı doktorun oğlu, 1978 senesinde, bir kaza sonucu başından vurularak ağır yaralanır ve dört ay yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdikten sonra hayatını kaybeder. Bu süreçte, Dr. Hamer oğlunu hayatta tutmaya, çalışır. Büyük bir yas süreci yaşar. Birkaç ay sonra, testis kanseri olduğunu öğrenir. Kendi tedavi sürecinde aynı tanının konduğu yüzlerce hastayı inceler. Bu hastalığa yakalanların neredeyse tamamında benzer bir duygusal çatışmanın bulunduğunu hayretle fark eder. Testis kanserinin altında yatan duygusal travmanın, ‘çok sevdiği birinin, özellikle çocuğunun ölümü olduğunu’ gözler. Tüm testis kanseri vakalarında aynı tema vardır. Bu erkeklerin hepsi ya çok sevdiği çocuğunu, bebeğini ya da çocuğu gibi sevdikleri bir varlığı kaybetmiştir. Bu konudaki araştırmalarını derinleştiren Dr. Hamer, aynı duygusal çatışmaya yumurtalık kanseri tanısı konan kadın hastalarda da rastlamıştır. Dr. Hamer tüm bu hastaların tomogrofi sonuçlarını inceledikten sonra sonuçlardan çok etkilenir. Çekilen tomogrofilerde tüm testis ve yumurtalık kanseri hastalarının beyinlerinin tam aynı noktasında baloncuk şeklinde bir gölge olduğunu fark eder(odak noktası). Bugün hasta olan organın beyindeki ilgili noktasında görülen bu gölgeye Hamer Focus (Hamer Noktası) adı veriliyor.
Bunu fark etmek tedavisini etkiledi mi?
Dr. Hamer’ın kendi tedavi sürecinde tamamen iyileştiği ve hastalığının bir daha hiç nüksetmediği görülmüş. Dr. Hamer bu konuda araştırmalarına kanser konusunu temel alarak başlamış, bu araştırmanın ortaya çıkardığı bulgulara dayanarak yarattığı Yeni Alman Tıp Yaklaşımı sistemi ile binlerce hastasının iyileşmelerine yardımcı olmuş. Yeni Alman Tıp Yaklaşımı, bilimsel olarak, hastalıkların altında yatan duygusal, düşünsel travmaları, stres ve/veya şokları saptamış ve bu travma ve şokların bedenimizdeki biyolojik etkilerini incelemiş.
Öğretmenim, sevgili Prof. Gilbert Renaud, hem Dr. Hamer hem Dr. Sabbah hem de öğretmeni ilan ettiği binlerce danışanıyla yaptığı çalışmaların sonuçlarını ve hatta bu alanda araştırma ve çalışmalar yapmış nice farklı duayenin çalışmalarını inceleyerek sentez haline getirdi ve Recall Healing tekniğini bizlere sundu.
Nasıl sonuçlar elde ediliyor?
Sonuçlar süprizli ve şaşırtıcı oluyor gerçekten. Sistemi çocuklara uygulamak ve sonuçlarını muazzam bir hızda gözlemlemek Recall Healing sistemine inancımızı güçlendiriyor. Kronik astımı, egzemaları, tikleri, Kawasaki hastalığı, alerjileri tamamen iyileşen çocuklarımız var. Yetişkinlerle de çocuklarla da çalışıyorum. Kabul etmeliyim ki çocuklarda daha hızlı ve etkili çalışıyor.
Bu fark nereden kaynaklanıyor?
Birincisi; ‘ego’ dediğimiz yaramaz yok. Anne ve baba, çocuğu için, sırf o iyileşsin diye, terapistle iş birliği yapmaya tamamen açık. Dolayısıyla kirli çamaşırlar, travmalar, sırlar hemen ortaya dökülüyor. Bağlantılar hemen kuruluyor. İkincisi; çocukların bilinçaltı tamamen açık ve şekillenmeye, yanlış kodlamaları düzeltmeye, hasarları onarmaya çok uygun.
Bir mucizeden mi bahsediyoruz?
Biz ebeveynlere kesinlikle mucize sözü vermiyoruz! Ne kadar iş birliği yaparlarsa, yapbozun parçalarını terapistle birlikte ne kadar toplar ve büyük resmi görmeyi başarırlarsa sonuçlar da o kadar mucizevi oluyor. Hastalığı ve hastalıklı bir davranışı yaratan beynimiz; şifası, ilacı, anahtarı da inanın bizim içimizde, beynimizde. İnsan mükemmel bir makina. Dolayısıyla bir Recall Healing terapistine ‘şifacı’ olarak bakmak yanlış olur! Bizler şifalandırmıyoruz ve şifacı değiliz! Kişiye hastalığının nasıl oluştuğunu bilimsel olarak açıklıyor ve beyni hastalıktan özgürleşirken, hastalığa sebep olan ‘zehirli duygu’yu, ‘çatışma’yı çözmesi ve bu çatışmadan özgürleşmesi yolunda, danışana ‘rehberlik’ ediyoruz. Sevgili Gilbert ile Türkiye Recall Healing Enstitüsü’nü kurduk. Türkiye’ Recall Healing Uzmanı olma yolundaki öğrencilerimiz arasında ikisi çocuk doktoru olan hekimlerimiz var.
Daima iyileşme sağlanıyor mu?
Çatışmadan özgürleşen, içindeki zehiri kusan danışan beyni iyileşmeyi ışık hızında gerçekleştiriyor. Bazen bu iyileşme yüzde yüz oluyor, bazen yüzde 50 hafifliyor, bazen ise yüzde 20 sonuç gözlemliyoruz. Biz Recall Healing’de yüzde birlik iyileşmeyi bile büyük bir sevinçle kutluyoruz ve soruyoruz: Başka ne olabilir?
“Çocuk gelişiminin en önemli bölümü anne-babalar” diyorsunuz. Bunu ifadenizi biraz açar mısınız?
Temel Recall Healing eğitimlerimi tamamladıktan sonra, 2013 senesinde ‘Çocuk Hastalıkları ve Çocuklarla Recall Healing’ başlıklı ileri teknik eğitimine katıldım. Birincil amacım kendi oğlum Can Leo’ydu. Onun doğumundan sonraki bir sene ağır depresyon geçirdim. Doğum sonrasında ölüme yakın deneyim yaşamıştım ve bu deneyimi yaşayanlarda çok yaygın bir süreçtir bu. Bu süreçte oğlumla yeteri kadar ilgilenemedim. Eşim de benim için endişeleniyordu. Evdeki kaygı, stres, sessiz matem elbette oğlumuzu etkilemişti. Ben iyileştikten sonra Can Leo’daki farklılıkları gözlemledim. Göz kontağı kurmuyordu. Sürekli televizyona kilitleniyordu. Hareketleri robotikti. Eğitim sonrası, öğrendiğim her şeyi Can Leo’da uyguladım. Recall Healing’i ilk uyguladığım gecenin sabahına Can Leo tırnaklarını yemeyi bıraktı. Recall Healing’i düzenli olarak Can Leo’ya uyurken veya oyun oynarken uygulamaya başladım. Eğitimde ve sonrasında kurduğum bağlantılarla ilgili kapsamlı bir Excel dosyası yaptım. Her gün bilinçaltını etkilediğini fark ettiğim bir hasarlı anıyla çalıştım. Can Leo’da sadece ben değil, ana okulundaki ve özel eğitim merkezindeki öğretmenleri de gözle görünür farklılıklar gözlemledi.
Hiperaktif davranışları azaldı, oturup 25-30 dakika dikkatini vererek etkinliklere katılmaya başladı. Göz kontağını rahatlıkla kuruyordu. Çalışma öncesi komutlara karşı duyarsızken, çalışmalar sonrası komutlara bire bir uymaya başladı. Kendi oğlumdaki etkilerini görmek çalışmaya olan inancımı güçlendirdi. Sonrasında, yüzlerce çocuk danışanımla ve ebeveynleriyle çalıştım. Sistemin tekrar tekrar ispatladığı durum şu: Çocuğumun hastalığının sebebi benim!
İnsan kendini suçlu hissebilir bu durumda…
Bu yanlış anlaşılmasın. Suçlamıyoruz. Kurban da aramıyoruz suçlu da. Sadece altını çizerek şunu söylüyorum: Benim hamileyken yaşadığım tüm travma ve stres, benim çocuğumun bilinçaltında kayıtlı, dolayısıyla, benim çocuğumda, onun bedeninde veya davranış biçiminde tezahür etmiştir. Recall Healing sistemi; döllenmeden dokuz ay öncesi, dokuz ay hamilelik, doğum anı ve doğum sonrası ilk yıl, anne ve babanın yaşadıklarının, olumlu veya olumsuz tüm durumların, çocuğun bilinçaltına kaydedildiğini savunuyor. Dolayısıyla, çocuğun hastalığının kaynağını, anne karnı ve hatta daha da öncesinde araştırıyoruz.
Bir örnek vaka anlatabilir misiniz?
Örneğin, kabızlık yaşayan bir çocuğumuz (hastanelik olacak kadar ileri seviye), babasının ölüm travması sonrası, annesi babasına bir türlü veda edemediğinden, annesinin acısını kendi içinde tutuyor, saklıyordu. Annesi o gece babasına veda etti. Kızı uyurken, kızıyla konuşup onun da babasını bırakabileceğini, gittiği yerden sevgisinin her an onlarla birlikte olacağını söyledi. Ertesi sabah kızı tuvalete çıktı ve sonrasında kakasını bir daha tutmadı.
Benim oğlumun hiperaktif davranışlarının sebebi, iki aylık hamileliğimde merdivenlerden düşmem ve bebek için hamilelik boyunca ‘Acaba hasar aldı mı, yaşıyor mu, hareket ediyor mu, kalbi atıyor mu?’ diye endişelenmemdi. Bağlantıyı bulup oğlumla paylaştığımda koşmaları bıçak gibi kesilmişti.
Bir annemiz, ağır astım hastası oğluna uykusunda, hamileyken babasının başkasına aşık olduğununu anlatınca çocuğun tedavisini desteklemiş olduk, alerjik astımı tamamen iyileşti. Dolayısıyla, evet, çocuklarımızın gelişimlerinin, davranış biçimlerinin temeli anne ve babalara dayanıyor.
Sadece anne karnı mı? Ya öncesi ve sonrası?
Bir patalojinin altında döllenmeden dokuz ay öncesi (Proje Amaç Süreci), dokuz ay hamilelik, doğum anı ve doğum sonrası ilk yıl, anne ve babanın yaşadıkları travma, stres ve şok yatabilir. Örneğin bir egzamanın sebebi, anne ve babanın, bebeğin hamileliğinin beşinci ayında, büyük bir kavga sonrası boşanmayı düşünmeleri ve bundan duydukları derin üzüntü, hayal kırıklığı olabilir. Otizm, diyabet, kanser gibi hastalıklarda, Proje Amaç Süreci’ne baktıktan sonra, mutlaka Aile Ağacı’na da bakarız.
Neden?
Anne Ancelin Schutzenberger’in, Jenerasyon Sendromu adını verdiği sistem der ki, “Kişininin hastalığının kaynağı atalarının yaşadıkları duygusal ve düşünsel travmalara, şoka, strese dayalı olabilir.” Atalardan genetik kodlar yoluyla aktarılan hastalıklı kalıpları, atalarımızın yaşadığı travmaları öğrenerek, ailedeki sırları keşfederek, hiç konuşulmayan kirli çamaşırları ortaya dökerek kırmak mümkün. ‘Minik Bedenler, Dev Ruhlar’ seminerlerimize katılan tüm ebeveynler seminer sonrası mutlaka aile toplantısı düzenliyor. Aile sırlarını öğrenmek herkes için oldukça dönüştürücü olduğu için, aile tarihlerini araştırıp, buldukları bilgilerle hayretler içinde dönüş yapan annelerimiz var. Buldukları bağlantıları çocuklarıyla da mutlaka paylaşıyorlar ve çok basit bir ‘matematik’ dersinde zorlanma sıkıntısı bile üst kuşak ataların yaşadığı bir travma olabiliyor. Çocuk, atasının yaşadığı travmayı öğrendiğinde, bir anda kolayca çarpım tablosunu ezberlemeye başlıyor örneğin.
Bu konuları öğrenince insan geç kalmış hissine kapılıyor. Çocuğu büyütmüş anne-babalar ne yapabilir?
Dr. Claude Sabbah’nın çok sevdiğim bir sözü var: “Mutlu bir çocukluk geçirmek için asla geç değil!”
Sistemi öğrendiğiniz an, sizin için en doğru an. Bugün, bu röportajı okuyor ve Recall Healing sistemiyle tanışıyorsanız, bilin ki kollarınızı sıvama vakti gelmiştir! Sizin için en doğru zaman, şu an.
Her şey onarılabilir. Yeter ki niyetimiz iyileşmek, iyileştirmek ve onarmak olsun. Ele aldığımız konu ‘hastalık’. Hele hele çocuk hastalığıysa daha titiz, daha dürüst ve daha açık olmak önemli.
Hastalığın altında yatan sebepler adı üstünde ‘travma’ oluyor. Anne ve babalar hamilelik sürecinde yaşadıkları stresli durumların çocuklarının hastalığına sebep olduğunu anladıklarında sarsılıyorlar.
Onlara şöyle diyorum: “Sarsılma lüksümüz yok! Bunu aşacağız!”
Öğretmenim Renaud’nun eğitimde sürekli vurguladığı üç cümle vardır: “Suçlu yok, suçlamak yok, kurban yok!” Hemen kolları sıvayıp, mutfağa geçmek önemli. Travmalarımızın listesini yapalım, bizim çocukluk travmalarımız da olabilir, çocuklarımıza hamileyken yaşadıklarımız da. O travmalar sırasında nasıl hissettiğimizi ifade etmek, konuşmak, anlatmak, çocuklarımızla da bu hikayeleri paylaşmak, onları özgürleştirir. Kendi çocukluk yaralarımızı sarmak ve bu yaralardan özgürleşmek, çocuklarımızın iyileşmesinde önemli bir adım.
Anne-baba adayları, bebeklerinin bilinçaltılarına sağlıklı tohumları nasıl ekebilirler?
Her şeyden önce, işe kendilerine dönüp bakmakla başlamalılar.
Şu soruyu sormak önemli: ‘Benim bilinçaltımda, anne veya babamın, benim için alfa bir kişinin (örneğin doktor veya öğretmen) ektiği yanlış, kısıtlayıcı, bana hizmet etmeyen kod ne?’ Örneğin; ‘Koşma düşersin’, ‘Terlersen hasta olursun’, ‘Bu çocuğun resime kabiliyeti yok’, ‘Yersen büyürsün.’ Ah, anne-babalarımızın veya öğretmenlerimizin, bilinçsizce bizlere ektikleri yanlış kodlar…
Bu kodlar nasıl temizlenir?
İnancı kırmak için, önce yanlış kodu bulmak önemli! Fark etmek önemli. Anne ve baba kendi hasarlı tohumlarını bulur, yabani otları ayıklarsa, çocuğuna da doğru tohumları ekebilir. Ağzımızdan çıkan her sözü, çocuklarımızın beyinlerinin sünger gibi çektiğini hatırlayalım. Hele hele sizi dinlemiyormuş gibi yaptığı, oyun oynadığı anlar… Aslında, oyun anları bilinçaltına tohum ekmenin en kıymetli anlarıdır! Oyun oynarken şöyle diyebilirsiniz: ‘Kolaylıkla başarabilirsin!’, ‘Her an güvendesin ve korunuyorsun!’,
“Kendini ifade etmekte özgürsün”,”Seni görüyorum, seni fark ediyorum ve seni önemsiyorum! Fikirlerin benim için değerli!”
Hep pozitif, yumuşak ama net bir yaklaşım. Onları kısıtladığımızı fark ettiğimiz an, kendi içimizde bize çekilen setleri ve sınırları bulmakta fayda var! Aslında, sihir yine kendi içimize dönüp bir bakmakta, çekmeceleri karıştırıp, düzenlemekte.
KONUŞUN, ANLATIN, YAZIN
Hamile annelere tavsiyelerde bulunabilir misiniz?
Mutlaka bir günlük tutun. Hamilelik sırasında yaşadıklarınızı yazmanız, hele hele duygularınızı ifade etmeniz, sonrasında çocuklarınıza bıraktığınız paha biçilmez bir hediye olacaktır. Nasıl hissettiğinizi mutlaka paylaşın! Konuşun! İfade edilemeyen ve bastıralan tüm duygular hastalığa sebep olur. Bu duyguları ifade etmek, bu travmalarla ilgili konuşmak, yaşanılan iç çatışmadan özgürleşmenin ilk ve en temel yoludur. Örneğin, hamilelik sırasında, annenin söyleyemeyip yuttuğu tüm öfke, kızgınlık, üzüntü, sonrasında bebekte reflüye sebep olabiliyor. Gerekirse altın günü organize edin veya anne gruplarına katılın, yeter ki konuşun.
Felaket haberlerinden bir süre uzak durun. Mümkünse haberlere, gazetelerin üçüncü sayfalarına gözünüzü, kulağınızı bir süre kapayın.
Hastane, cenaze, kabristan ile enerjisi düşük ve negatif ortamlardan kaçının. Korku filmi, dram, acıklı kitaplar, hikayeler de cıs! Bol bol kahkaha atın! Komedi ve aşk filmi izleyin! Sevin! Sevişin! Ruhunuza ve bedeninize iyi gelen şeyleri yapın!
SUÇLU YOK, KURBAN YOK
Çocuğuna hiperaktivite, otizm, kaygı bozukluğu, öğrenme geriliği, disleksi, konuşma bozukluğu gibi tanı konan ebeveynlere ne söylemek istersiniz?
Korkuya ve paniğe gerek yok. Suçlu yok! Kurban yok! Suçlamak yok! Kurban değilsiniz! Cezalandırılmıyorsunuz da! Günahkar hiç değilsiniz. Her derdin gerçekten bir çaresi var. Kaldı ki bu tip durumlar dert değil! Beynimin beni hayatta tutabilmesi için bir savunma mekanizması. Öncelikle durumu kabullenmek anahtar… Kabullenişten sonra direksiyona geçip kontrolü ele almak önemli. Çocuğum konuşmayarak benim hangi travmama ayna tutuyor olabilir? Çocuğum hiperaktif davranışıyla bana ne mesaj iletmek istiyor olabilir? ‘Annecim, beni gör?’, ‘Annecim, korkma ben hayattayım, yaşıyorum!’ mu diyor?
Hastalığı da fazla ciddiye almamak lazım. Çocuklarımızdan örnek alalım. Oynayalım! Yapbozun parçalarını toparlayalım! Bir bakmışız, büyük resmi gördüğümüzde, ortada hastalık diye bir şey kalmamış. Bir bakmışız çocuğumuz özgürleşmiş. Denklem gerçekten basit:
Mutlu anne = Mutlu çocuk
Sağlıklı anne = Sağlıklı çocuk