Yazı: Elif Girgin
Gün geçmiyor ki hayvanlara eziyet eden gençlerin ve yetişkinlerin haberlerini okumayalım. Her birinin farklı bir hikayesi var belki ama bırakalım hayvan sevgisinin aşılanmasını, hayvan sevgisizliği ile büyütülen çocuklar geleceğin hayvan düşmanları olabiliyor. Oysa onlar çok yakın dostlarımız… Hayatımızı, evlerimizi hatta bazen yalnızlığımızı paylaşıyorlar çünkü koşulsuz seviyorlar. Konuşamıyor olsalar da aslında çok şey anlatıyorlar. Hayvanlarla iletişim kurmak, çocukların gelişiminde de önemli bir rol oynuyor, onların empati kurma yeteneğini de artırıyor. Peki, nedir empati? En basit ifadeyle, kişinin kendini başkasının yerine koyabilmesi ve onun duygularını anlayıp içselleştirebilmesi olarak tanımlanabilecek empati, doğru iletişim kurmanın en önemli anahtarlarından biri. Bencillikten uzak, anlayışlı, duyarlı, çözüm odaklı bir yaşamın kapılarını aralamayı sağlayan empati kurma becerisi; iş ilişkilerinde, sosyal yaşamda ve ikili ilişkilerde de başarıyı getiriyor. İşte bu noktada hayvanlarla iletişim kurmanın çocuk gelişiminde oynadığı rolleri ve bunun çocuğun psikolojisine katkılarını Uzman Psikolog Ayben Ertem, Uzman Klinik Psikolog Nihan Yuğaç Doğan ve Avrasya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Ali Talay ile konuştuk.
Dert ortaklarımız
“İnsanların hayvanlarla bağlantıları çok geriye gider. 12 bin yıl öncesinde bir adamın kollarının arasında yavru bir kurtla gömülmesi ilk bulgudur. Bu da insanların çok uzun zaman önce evcil hayvanların rahatlatıcı etkilerini bulduklarına bir örnektir“ diyen Uzman Psikolog Ayben Ertem, hayvanların insanları koşulsuz sevdiğini; özellikle çocukların, kardeşleriyle kavga ettikleri zaman ya da mutsuz olduklarında köpek ya da kedilerle konuşup rahatladıklarını ve onların adeta desteğini hissettiklerini söylüyor. Çocukların büyürken sosyal, bilişsel ve duygusal gelişimlerinin önemli olduğunu ifade eden Ertem, evcil hayvanların bu gelişim evrelerinin her birinde faydalı olduğunu; yeni konuşmaya başlayan çocukların bile bir evcil hayvanları olduğunda onlarla oynayarak konuşmaya çalıştıklarını, bu çabanın kelime haznelerinin ve kendilerini ifade yeteneklerinin gelişmesine katkıda bulunduğunu söylüyor.
Oyuncak değil
Çocuğun hayvanları sevmesinin, onlardan sevgi görmesinin, onlarla oynamasının ve bakımı için sorumluluk almasının birçok alanda gelişimini desteklediğini ve zayıf olduğu alanlarda beceri kazanmasını sağladığını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Nihan Yuğaç Doğan ise, çocuk için evcil hayvanın oyuncak olmaması gerektiğinin altını çiziyor. Doğan, “Sağlıklı bir hayvan çocuk ilişkisi, çocuğun canlı olan bir başka varlığın sorumluluğunu almasıyla olur. Hayvanı beslemek, onu sevmek, ona zarar vermemek, onun iyiliğini düşünmek çocuğun hayvanlara olan olumlu duygularını beslerken, sadece kendisinin ve isteklerinin ilk ve en önemli olduğunu düşünmekten onu uzaklaştırarak başka canlıların da kendisi kadar değerli olduğunu gösterir. Çocuk, sürekli isteyen, talep eden olmaktan çıkar. Onun sevgisine ve ilgisine hayvanın da karşılık verdiğini gördükçe sevgi temelli bir ilişkinin nasıl kurulduğunu fark eder” diyor.
Mucizevi etkiler
“Öncelikle şunu bilmelisiniz ki içinde hayvan sevgisi olan bir çocuk asla birine zarar vermez. Olayları çözmek için başvuracağı yöntem şiddet olmaz. Merhamet ve empati duygusu ağır basar. Çocuk uzlaşmayı ve yıkıcı olmak yerine yapıcı olmayı seçer” diyen Uzman Dr. Mehmet Ali Talay, evcil hayvan beslemenin çocuk gelişimine mucizevi katkıları olduğunu ifade ederek, bunları şöyle anlatıyor: “Çocuklar yalnız kalmayı hiç sevmezler. Her zaman yanlarında güvenebilecekleri birilerini isterler. Evcil hayvanlar ise çocuklar için gerçek bir arkadaş, sığınabilecekleri gerçek bir dosttur. Evde sürekli etrafında olan, onunla vakit geçirebilecek, oyunlar oynayabilecek, beraber uyuyabilecekleri bir dostun olması çocuklar üzerinde olumlu etkiler yaratır. Her zaman arkalarında olan bir dostun varlığı çocuklarda yalnızlık hissini azaltır.”
Sorumluluk almayı öğretiyor
Evde hayvan beslemenin ciddi bir sorumluluk da gerektirdiğini belirten Uzman Dr. Talay, “Evcil dostlarımızın ilgi ve bakıma ihtiyaçları vardır. Bu sorumluluğu alabilen ailelerde çocuklar da bu rutinin bir parçası olur. Onun bir oyuncak değil, ihtiyaçları olan bir varlık olduğunu anlayan çocuk; tuvalet, beslenme, sağlık gibi ihtiyaçları olduğunun bilinciyle sorumluluk almayı öğrenir. Sorumluluk alabilen çocuk ise, gelecekte sorumluluklarının bilincinde olan bir bireye dönüşür. Çocukların kişisel gelişimlerinde önemli bir rolü olan paylaşma duygusu, evcil dostlarımız sayesinde büyük bir gelişme kaydeder. Sevgisini ve ilgisini baktığı bir hayvana veren, onunla konuşan, dertleşen, mutluluğunu üzüntülerini onunla paylaşan çocuk, dostundan gördüğü sadakat ile ödüllendirilir. Hiç beklemediği anda gelebilecek bir ilgi, ağlarken yanağına dokunan bir pati, karşılıksız sevginin ne demek olduğunu ona öğretir. Çocuk, farklı bir canlıdan gördüğü sevgi ve ilgiyle hoşgörülü ve anlayışlı olmayı ve sevgiyi paylaşmayı öğrenmekle kalmaz, gelecekte de kendisi gibi sevgi dolu bireyler yetiştirir” diyor.
Çekingen çocuk sosyalleşiyor
Çocukların kızgın, üzgün, mutlu hissettiğinde en rahat evcil hayvanlarıyla konuştuklarını hatta onlara sırlarını bile anlattıklarını belirten Psikolog Ayben Ertem, evcil hayvanları olan çocukların çekingen yapıda olsalar bile daha kolay arkadaş edindiklerini; konuşacak ortak konular bulabildiklerini, bu ortak ilgi alanının arkadaşlığı kuvvetlendirdiğini söylüyor ve yapılan araştırmaların da bunu desteklediğini anlatıyor: “Yapılan bir çalışmada çocukların stres seviyeleri, arkadaşlarının, büyüklerinin ve hayvanların önündeyken ölçülmüş ve en düşük seviye hayvanların önündeyken olmuş. Bir başka çalışmada çocuklara arkadaş edinmek için ne yapılabileceğine dair tavsiyeler sorulduğunda çocuklar evcil hayvan alınması gerektiğini söylemişler. 2011 yılında yapılan bir çalışmada da okuma hataları yapan çocukların köpeklerine sesli okuma yaptıklarında okuma hızında ilerleme ve okuma hatalarında da azalma olduğu gözlenmiş. Bu çalışmada köpeklerin çocukların kalp ritimlerini düşürmelerinin, kaygılarını azaltmalarının da katkısı olduğu sonucuna varılmış.”
Bağışıklığı güçlendiriyor
Uzman Psikolog Ayben Ertem, evcil hayvan sahibi olmanın yapılan araştırmalarla da kanıtlanmış sonuçları hakkında şu bilgileri veriyor:
• Evcil hayvanları olan çocuklar daha az kaygılı ve daha az içe kapanık oluyor.
• Üç yaş ve üstü çocuklar kardeşleriyle geçirdikleri vakitten daha fazlasını sıkılmadan evcil hayvanlarıyla geçirebiliyorlar. Herhangi bir evcil hayvanı olan bir çocuk ortalama 10.3 dakika onunla vakit geçirirken kardeşiyle ortalama 2.4 dakika vakit geçiriyor.
• Evcil hayvanlarla birlikte olmak küçük çocukları da rahatlatıyor, streslerini azaltıyor.
• Georgia Tıp Fakültesi, İmmunoloji departmanında yapılan bir çalışma birden fazla evcil hayvanı olan çocukların alerjik reaksiyonlar geliştirmediğini ortaya çıkarmış. Hatta en az iki evcil hayvanı olan çocukların hiçbir hayvanı olmayan çocuklara göre yarıdan çok daha az oranda bir alerji türü geliştirdiği bulunmuş. Özellikle ev içi alerjilerin görülme sıklığının oldukça az olduğu görülmüş. Bunun nedeni de kedi ya da köpeklerin çocukları yalamaları sırasında geçen bakterinin çocuğun bağışıklık sisteminde bir değişiklik yaratmış olması… Aynı zamanda çok erken yaşta bir evcil hayvanı olan çocukların astım olma olasılığının düştüğü de belirlenmiş.
• Evcil hayvanlar kan basıncını düşürüyor, hastalıktan iyileşme sürecini hızlandırıyor.
• Hayvanlar, travma sonrası stres bozukluğu, davranış bozukluğu ve otizm spektrum bozukluğunun tedavisinde etkili.
• 2012 yılında yapılan bir çalışmada evcil hayvan besleyen çocukların beslemeyenlere nazaran daha az antibiyotik kullandığı ortaya çıkmış.
• Bilim insanlarına göre, evcil hayvan beslemenin ruh sağlığına faydaları da kaçınılmaz. Hayvan terapisi bilimde son zamanlarda oldukça destek gören bir yaklaşım.
Uygun yaş, uygun zaman, uygun hayvan
Çocuğunuza alacağınız evcil hayvanı yaşına uygun seçmenizde fayda var çünkü hayvan istiyorsa sorumluluğunu da yaşına uygun oranda kendisinin alması gerekiyor. Köpek ya da kedi gibi bir evcil hayvanın sorumluluğu diğer evcil hayvanlara göre daha fazla ve okul çağı çocukları için daha uygun. Balık, kaplumbağa ya da kuş biraz daha az bakım gerektirdiği için ebeveynlerin de desteğiyle okul öncesi çocuklar için tercih edilebilir. Çocuk böylece bir hayvana nasıl bakabileceğini ve nasıl sorumluluk alabileceğini öğrendiğinde kedi ya da köpek alınabilir. İlk defa alınacak bir köpeğin de daha ılıman karakterli bir cins olmasını tercih etmekte fayda var.
Evde mi sokakta mı?
Evde bir evcil hayvan sahibi olmanın avantajlarının sokakta sevmekle aynı olmadığını ifade eden Psikolog Ertem, “Bir evcil hayvan sahibi olmak birçok faydayı da beraberinde getiriyor. Dışarıda, sokakta hayvanları besleyen, çok seven çocukların ebeveynleri de genellikle hayvansever, hatta geçmişte hayvan beslemiş oluyorlar. Dolayısıyla eve hayvan almaya daha sıcak bakıyorlar. Çocuklar hayvan sevmeyi önce ailelerinden öğreniyor” diyor.
Daha dikkatli, daha ılımlı
Uzman Klinik Psikolog Nihan Yuğaç Doğan, evcil hayvanı olan bir çocukla, evde hayvan beslememiş çocuk arasında sevgi ile ilgili tutumlar açısından farklılıklar olduğunu söyleyerek bunları şöyle açıklıyor: “Hayvan sevgisi tatmış bir çocuk çevresiyle daha ilgilidir, ayrıntıları fark eder ve hareket eden her şeye karşı daha dikkatli, ılımlı ve duyarlı davranır. Hayvan besleyen çocuklar daha dışa dönüktürler, özgüvenleri daha fazladır ve kendi kararlarını verebilirler. Evcil hayvanları olan çocuklar daha rahat sosyalleşirler çünkü ortak ilgi alanlarının olması arkadaşlığı kuvvetlendirir.”
Duyarlı gençler yetişiyor
Hayvan besleyen çocukların sorumluluk almayı, empatiyi daha erken yaşlardan itibaren öğrenebileceğinin altını çizen Uzman Psikolog Ayben Ertem de ergenlerle yapılan bir çalışmada evcil hayvanları olan ergenlerin olmayanlara göre çevrelerine ve topluma daha fazla duyarlı olduklarını, daha fazla öne çıkma ve yardım isteklerinin olduğunun gözlendiğini ifade ediyor. Ertem, evcil hayvanları olan çocukların duygusal bağlarının geliştiğini, evcil hayvanları ailelerinin birer bireyi olarak tanımladıklarını söylüyor.
Hangi çocuklara öneriliyor?
Özellikle hassasiyeti daha fazla olan; çekingen, kaygısı yüksek, sosyal ve duygusal sorunlar yaşayan çocukların evcil hayvan özellikle de kedi ya da köpek sahibi olmaları öneriliyor. Öfke ve kaygı problemi yaşayan çocuklar için de evcil hayvanların rahatlatıcı etkisi olduğunu; post travmatik stres bozukluğu, davranış bozuklukları ve otizm spektrum bozukluğunda da hayvanların çocuklar üzerinde etkili olduğunu söyleyen Uzm. Klinik Psikolog Doğan, fiziksel olarak evcil hayvanı olan çocukların hiçbir hayvana sahip olmayan çocuklara göre yüzde 50 daha az alerjik reaksiyon geçirdiğinin de altını çiziyor.
Kalbi de koruyor
Evcil hayvanların insan psikoloji üzerinde yapıcı bir etkisi olduğunun yadsınamaz bir gerçek olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Mehmet Ali Talay da evcil hayvanların stresi azalttığı, çocuk gelişimine iyi geldiği hatta kalp krizi riskini bile düşürdüğü yönünde araştırmalar olduğunu söylüyor. Çok iyi bir dost olan evcil hayvanlar, insanların geçirdiği depresyon dönemlerinde de oldukça pozitif bir etki yaratıyor. Özellikle ölüm, ayrılık gibi sorunlar yaşayan insanlar evcil hayvanı olan insanlara göre bu süreci çok daha zor atlatıyor.
Kimler hayvan beslememeli?
Uzman Dr. Mehmet Ali Talay, özellikle de astım gibi solunum yoluyla ilgili sağlık sorunları yaşayanların evcil hayvan beslemesinin sakıncalı olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Günümüzde birçok medikal ve hijyen ürünü bu sorunu aşmayı daha kolay hale getiriyor. Bu ürünlerin kullanımı ve doktorun gözlemleri doğrultusunda alerji ya da astımı olanlar da evcil hayvan besleyebilir. Ancak bronşit astımı olanlar için durum daha tehlikeli olacağından beslememek daha doğru bir karar olacaktır.”
Dostunuz veda ederse…
Ne yazık ki bazen evde beslenen hayvanların kaybı da yaşanabiliyor. Çocuğun sahip olduğu evcil hayvanı öldüyse bu durumun hafife alınmaması ve geçiştirilmemesi gerektiği uyarısında bulunan Klinik Psikolog Doğan, “Bu tür kayıplar çocuk için bizim yakınlarımızı kaybetmemiz kadar önemli ve üzücüdür. Onun üzüntüsünü anlayışla karşılamak, paylaşmak ve süreci yaşaması için zaman tanımak gerekir” diyor.
Onlara fırsat verin
Çocukların hayvanları sevmesine ve tanımalarına fırsat verilmesi gerektiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Nihan Yuğaç Doğan’ın ailelere önerileri şöyle;
• Anne ve babalar, kendileri hayvanlardan korkuyor olsalar bile bunu çocuğa gösterip, aktarmamalı.
• Evde evcil hayvan besleme imkanı yok ise, dış ortamda çocuğun hayvanları görmesi, hayvanlara dokunması ve onlarla iletişim kurması desteklenmeli.
• Kirlenme, mikrop kapma, tırmalanma riskleri nedeniyle çocuklar hayvanlardan uzak tutulmamalı. Gerekli önlemler alındıktan sonra çocukların hayvanlara dokunmalarına ve onlarla iletişim kurmalarına izin verilmeli.
• Çocuğunun paylaşmayı öğrenmesini ve benmerkezcilikten uzaklaşmasını isteyen aileler çocuklarının evcil hayvan beslemesine fırsat sağlamalı.
Sağlık kuralları ihmale gelmez
Hijyen kurallarına dikkat edilmediği ve evcil hayvanın aşılarının tam yapılmadığı durumların bazı sağlık problemlerine yol açabileceğini belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Ali Talay, özellikle solunumla ilgili ve bakteriyel bazlı hastalıkların evcil hayvan besleyen ailelerin yaşadığı sorunlar arasında olduğunu ifade ediyor ve evde hayvan beslerken dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında şu bilgileri veriyor:
• Bebek doğmadan önce, yapmanız gereken bazı hazırlıklar var. Öncelikle evcil hayvanınızla paylaştığınız evinize yeni bir üye geldiğini unutmayın. Bu sebeple kedi ya da köpeğinizi bu duruma hazırlamalısınız. Bunun için bebeğinizin eşyalarını yıkadıktan sonra köpek ya da kedinize koklatabilirsiniz. Bu alışmasını kolaylaştıracaktır.
• Bebek doğduktan sonra, evcil hayvanınızın bebeğin ağzını yalamasını, biberonunu paylaşmasını engellemelisiniz. Ayrıca sevgi göstermek amacıyla fazla yakınlaşan kedi ya da köpekler istemeden dişleriyle bebeğinize küçük zararlar verebilir. Biraz dikkat ile bu problemleri de aşabilirsiniz.
• Daha büyük yaşlardaki çocuklarda ise durum çok daha kolaydır. Evcil hayvanınız zamanla çocuğunuzun en iyi arkadaşı olur. Bu noktada dikkat etmeniz gereken ise ikisinin birbirini kıskanmasının önüne geçmektir. Şöyle ki hem çocuğunuz hem de evcil hayvanınız sizi paylaşmak konusunda sorun çıkarabilir. Evcil hayvanınızla fazla vakit geçirdiğinizde çocuğunuz kıskanabilir. Çocuğunuz kedi ya da köpeğinizi ısırmaya bile çalışabilir.
• Tüm bunların dışında sizin ya da çocuğunuzun evcil hayvanlara alerjisi olup olmadığına baktırmalısınız. Bu sorunu aşmak için veteriner ve uzman bir çocuk doktoruyla koordineli olarak görüşmelisiniz. Eğer veteriner hekim kontrolünde evcil hayvanınızın tüm aşıları yapıldıysa bu sorunu belli ölçülerde aşabilirsiniz.
• Evcil hayvanınızın temizliği de çok önemli. Özellikle köpekler belli periyotlarda yıkanmalı. Ayrıca yaşadıkları ortam sürekli temiz tutulmalı, evde hijyen kurallarına ekstra özen göstermeli.