Yazı: Yaprak Çetinkaya
Annelik bebeğinizin ana rahmine düştüğü andan itibaren başlıyor. Bu heyecanlı, bir o kadar da kaygılı süreçte çevremiz ve doktorlarımız hep yanınızda… Hamilelik sürecinde ne kadar araştırsak da asıl süreç doğumdan sonra başlıyor. Yaklaşık 40 hafta süren hamileliğiniz boyunca, bebeğinizle tek bedende aynı besinleri paylaşıp, ortak duygularla pek çok etkileşimde bulundunuz. Heyecanlandığınızda kanınızda yükselen adrenalin, plasenta aracılığıyla bebeğinize geçip onun da kalbinin hızlı atmasına sebep oldu. Hiç çaba sarf etmeden onu sıcak ve güvende tutup büyüme-gelişmesi için gereken oksijen, karbonhidrat ve protein gibi temel yapıları sadece sağlıklı beslenerek bebeğinize sorunsuzca aktardınız. Ta ki doğuma kadar… Doğumun gerçekleşmesi ile birlikte, sizi birbirinize bağlayan plasenta tüm görevlerini size bırakarak ortamdan ayrıldı. Artık bebeğin sıcak tutulması, doyurulması, temizlenmesi ve avutulması sizin elinizde… Peki siz bunun için hazır mısınız?
En iyi liposuction: Emzirmek
İzmir Özel Can Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Çakmak Yılmaz, “Evet, hazırsınız” diyor ve devam ediyor: “Hamileliğin sonlarına yaklaşırken aldığınız o kilolar, lohusalık döneminde karşılaşılabilecek bir kıtlık dönemi olasılığına karşı, vücudun besin depolama stratejisinin ürünüdür. Bu nedenle ‘sütümü artırmak için ne yapmalıyım?’ çılgınlığını yaşamak yerine günde 3-4 litre su içmeye başlayarak, depolarınızın kapısını açmakta yarar var. Emzirmek en iyi liposuction yöntemidir. Yarım saat tempolu yürüyüş ancak 70 kalori yakmanızı sağlarken, 100 ml anne sütü bebeğinize 69 kalori ve 4,2 gr yağ sağlar. Gün geçtikçe minik bebeğinizin ‘emiş gücü’ ne şaşıracak, evinizi süt kokutacak kadar randımanlı süt vermeye başlayacaksınız.”
O uyurken doğru yatağa
“Uykum çok ağırdır, ya geceleri uyanamazsam?” diyenlerden misiniz? Son aylarda gece uykularınızın çeşitli sebeplerle bölünmesine alışmış olmalısınız. Ancak bebeğinizi sağlıkla kucağınıza aldıktan sonra, yaklaşık altı aydır özlemini çektiğiniz yüzüstü yatma hayali, yerini ‘yatayım da nasıl olursa olsun’ hayaline bırakacaktır. Yapılacak en iyi şey o uyuduğunda sizin de uyumanızdır. Uyurken bile bebeğinizin nefes alış verişini dinliyor olmanız da işin mucizevi kısımlarından birisi.
Ten teması mucizesi
“Sütüm yeterli mi?” Bu soruyu sormayan anne tarihte var olmuş mudur, bilmiyoruz. Eğer siz de soranlardansanız Dr. Yılmaz’ın yanıtı şöyle: “Bebeğinizin süt ihtiyacı kademeli olarak artacaktır. İlk gün, kilo başına 60 ml süt yeterli iken 10’uncu gün sonunda bu rakam 150 ml’ye yükselecektir. Örneğin bebeğiniz 3 kg ise, ilk gün için günlük süt ihtiyacı 60 ml x 3kg = 180ml’dir. Üç saatte bir besleyecek olursak öğün başına 180/8=22ml düşer. Bebeğinizin emerek meme başını uyarması, hormonlarınızı harekete geçirerek süt kanallarını kasacak ve süt üretimi hızla artacaktır. Doğum sonrası mümkün olan en kısa zamanda gerçekleşen ten tene anne-bebek buluşması, rahim kasılmaları ile başlayan hormon üretimini güçlendirerek günbegün artan süt ihtiyacını karşılamaya yardımcı olur. Eğer bebeğiniz emme sonrası huzurla uykuya dalıyor, günde 4-5 defa kaka yapıyor, günde 20-30 gr kilo alıyor ve memede mutlu görünüyorsa sütünüzün yettiğine rahatlıkla inanabilirsiniz. Aksini düşünüyorsanız mutlaka doktor görüşü almalısınız.”
Ya üşürse?
Bebeğin anne karnında alışageldiği sıcaklık, sizin vücut ısınız, yani yaklaşık 38 derece olduğundan özellikle ilk günlerde sıcak tutulmasında fayda var. Dış ortam ısısı bebeğinizin vücut ısısını hızla değiştirir, özellikle saçlı deri bebeğin vücudunda görece geniş bir yüzey alanı olduğundan başlık, şapka ile örtülmesi ısının korumasını sağlar. Oda sıcaklığının 24 derece olması yeterli. Bebek, anneden bir kat fazla giydirilmeli, hava akımına maruz bırakılmamalı. Bebeğin el ve ayaklarının soğuk olması üşüdüğünü göstermez. Periferik dolaşım denilen, uç organlarının dolaşımı çevresel faktörlerden kolayca etkilenir. Ancak bebeğinizin ensesi veya burnu soğuksa sıcak tutmakta yetersiz kalınıyor demektir.
Ne zaman yıkasam?
Doğum sonrası bebekler doğumhane veya ameliyathane şartlarında yıkanmıyorlar. Dr. Özlem Çakmak Yılmaz o süreci şöyle anlatıyor: “Sıcak havlularla kan ve amniyon sıvısı silinerek uzaklaştırılır, bebek hızla kurulanır ve giydirilir. Bu nedenle bebeğinizin saçları arasında kurumuş kan lekeleri; koltukaltı, boyun ve kasıklarında verniks kazeoza dediğimiz beyaz, yapışkan ve kremsi bir tabaka olabilir. Verniks kazeoza, hamileliğin son aylarında üretilen, bebeğin vücudunu dış etkenlerden korumaya yarayan eşi bulunmaz bir örtüdür. Saatler içinde cilt tarafından emilir ve temizlenmesine gerek yoktur. Bebeğinizin saçını banyo suyu sıcaklığındaki suyla ıslatılmış küçük bir havlu veya pamuklu bez yardımıyla silmek yeterli olacaktır. Sabun veya şampuan kullanılmasına gerek yoktur. Bebeğin ilk banyosu için göbek bağının düşmesini beklemek en doğrusudur.
Göbek bağı acır mı?
Her ne kadar göbek bağını hareket ettirmeye, temizlemeye, dokunmaya hatta bakmaya bile korksak da göbek bağı çekilmediği sürece acımıyor. Doğum sonrası plesantal kan akımının durmasıyla birlikte işlevini yitiren göbek bağı jelötinöz bir yapıya sahip, yani hızla su ve hacim kaybedip kuruyor, ortalama bir hafta içinde de düşüyor. Bu süre içerisinde göbek bağının kuru ve temiz tutulması gerekiyor. Gazlı bez veya pamuklu bez ile sarmak, hava ile temasını engelleyeceğinden düşmesini geciktiriyor. Bebeğin bezinin göbek bağını örtmemesi gerekiyor, aksi takdirde hem hava teması engelleniyor hem de idrar veya kaka buluşma ihtimali artıyor. Kirlenmesi halinde yüzde 70 alkol içeren solüsyonlarla nazikçe temizlenmesi, üzeri kapatılmadan önce alkolün buharlaşmasının beklenmesi öneriliyor.
Dr. Yılmaz, “Düşen göbek bağı hatıralar arasında yerini alırken siz de bebeğinizle geçirdiğiniz her anın tadını çıkarın, zaman çok çabuk geçecek ve ayrıntıları unutacaksınız. Not alın, belki bebeğiniz okumayı öğrendiğinde okumak ister, ne dersiniz” diyor.