TEOG sınavına sayılı günler kala, anne ve babalardaki kaygı en üst seviyeye çıkmış durumda. Oysa uzmanlar anne babadaki kaygının bulaşıcı etki göstererek sınava girecek çocuğu çok daha fazla olumsuz etkilediğini vurguluyor. Acıbadem Fulya Hastanesi’nden Psikolog Sena Sivri, anne babaların çocuğunun başarılı olmasını, hayatını kolaylaştıracak, gelirini ve geleceğini garanti altına alacak bir meslek sahibi olmasını istemesinin son derece doğal olduğunu; buna karşın “her şeyin en iyisini isteyen, çocuktan çok büyük beklentiler barındıran” bu yaklaşımın aslında zararlı olduğunu söylüyor. Çünkü çocuğun bireyselliğini göz ardı etmemek gerekiyor. Anne babalarda çocuklarına ilişkin kaygı ve onların üzerinde yarattıkları baskı çocukta maalesef bazen o çok korkulan başarısızlığa sebep olabiliryor. Bununla birlikte çocuğun kimlik oluşumu, özbenlik algısı da zedelenebiliyor ve kendi hayatına dair algısı ve isteklerinden bambaşka bir noktaya gitmesine sebep olabiliyor. Prikolog Sivri, sınava hazırlanan ve zaten kaygısı yoğun olan çocuğa doğru yaklaşımın çok önemli olduğunu vurgulayarak, TEOG öncesi anne babalara hem kendileri hem de çocuklarındaki kaygıyı azaltmak için önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.
İşte 10 doğru
yaklaşım modeli;
1. Sizden bağımsız bir birey olduğunu unutmayın
Çocuğunuzun çok yüksek bir puanla, çok iyi isim yapmış, hit olmuş bir okula girip, orayı en yüksek puanlarla bitirmesini istiyor olabilirsiniz. Ancak sizin hayallerinizdeki mesleğe doğru yol almak onun isteği olmayabilir. O nedenle çocuğunuzun sizden, sizin ideal ve fikirlerinizden bağımsız bir birey olduğunu unutmayın. Süreç boyunca kuracağınız sağlıklı, çocuğunuzu tanımaya, isteklerini, planlarını anlamaya yönelik bir iletişim oluşturmak en doğrusu.
2. ‘Çevredekiler ne der?’ diye düşünmeyin
Sınav sonuçlarının yarış haline gelmesi sırf çocuklar arasında değil, ebeveynler arasında da bir üstünlük göstergesi halini almış durumda. Bu yüzden notları birbiriyle kıyaslanan çocuğunuz sizin diğer çocukların ebeveynleriyle olan kıyaslamalarınızdan çok etkilenir. Çocuğunuzun başarısı ya da başarısızlığına etrafın ne söyleyeceği hiç önemli değil. “Ayşe ve Ahmet Beyin oğlu / kızı ne kadar çalışkan kesin X okulunu kazanacak, sen kazanamazsan rezil oluruz” gibi söylemler çocuğun üzerindeki baskıyı çok artıracağı ve mutsuzluğuna yol açacağından ‘Çevredekiler ne der?’ diye düşünmeyin.
3. Hayatı sırf sınavdan ibaret görmeyin
Sınav kaygısının dışında yaşı itibariyle çocuğunuzun üstesinden gelmeye çalıştığı birçok çatışması mevcut. Onun hayatının sırf sınavdan ibaret olmadığının farkında olun ve bunu çocuklara bu şekilde yansıtın. Onunla tek sohbet konunuz sınavlar olmamalı. Hayatında diğer olan bitenlerle de ilgilenin ve olaylara onun penceresinden bakmaya çalışın.
4. Sınav öncesi ek sorumluluklar vermeyin
Sınav öncesi dönem kaygı ve stresin fazlasıyla yoğunlaştığı bir dönem olduğu için ek sorumluluklar çocuk için baş edilemez bir hal alır. Evde ekstra istenen işler, varsa kardeşine ders çalıştırması gibi istekler çocuğa normalde olduğundan çok daha ağır gelebilir. Bu dönemde odasını toplamak gibi basit, mevcut sorumluluklarını devam ettirmek, onun dışında rahat bırakmak, ekstra sorumluluklar yüklememek, çocuğa alan sağlayıp faydalı olacaktır.
5. Koşulsuz sevdiğinizi hissettirin
Okulda, evde ve arkadaş ortamında gündeminin tek odağı başarı olan çocuk, aksi gerçekleştiğinde kabul ve sevgi görmeyeceği korkusuna kapılabilir. Çocuklar için her zaman en önemli olan ailelerinin onlara duyduğu sevgi ve güveni hissetmeleri, bu duyguların başarı gibi herhangi bir şarta bağlı olmadığını bilmeleridir. Ona hata ve başarısızlıklarını da tıpkı başarıları ve olumlu davranışları gibi kabul ettiğinizi hissettirmeniz korkusunu azaltacak, motivasyonunu artıracak ve daha kendinden emin olmasını sağlar.
6. Beden diliniz ve ses tonunuza dikkat edin
Çocuğa “Sonuç önemli değil, sen önemlisin” mesajı verilirken gerçekten bu hissedilmeden söyleniyorsa çocuk beden dili ve ses tonundan arkada yatan gerçek düşünce ve kaygıyı anlayacak, söylemle bedensel tepki farklı olduğundan daha çok kaygılanacaktır. Bu nedenle çocuğunuza yaklaşırken beden diliniz ve ses tonunuzun, bakışlarınızın da söylemlerini desteklemesine dikkat edin.
7. Hassas olduğu anlarda duyarlı olun
Çocuğunuz bunaldığında ve umutsuzluğa kapıldığında, tek sayfa kitap dahi görmek istemediği zamanlarda, kaygısı tolere edemeyeceği kadar yoğunlaştığında duyarlı olun. Onu keyif alacağı aktivitelere yönlendirin. Zihnini boşaltmasını sağlamak motivasyonunu artıracaktır. Özellikle sınavdan önceki bir kaç gün bunların yapılması çok önemli.
8. Kendi hayatınızı da olağan akışında devam ettirin
Tıpkı çocuğunuz gibi sizin de sınav dışında bir hayatınızın olduğunu unutmayın ve hayatınıza olağan düzeninde devam edin. Bu durum hem sizi hem çocuğunuzu rahatlatacaktır. Aksi taktirde tüm evin düzenini, seyahat hatta günlük dışarı çıkma programlarını çocukların sınava çalışması yönünde yeniden düzenleme gibi davranışlarda bulunma, çocuğa “aşırı steril” bir ortam yaratma çocukta olağan üstü hal algısı yaratır ve stresini daha da artırır.
9. Kendi okul çağınızı düşünün
Okulda okuduğunuz zamanları, kendi ailenizin sağladığı fırsatları, sınav dönemlerinizde size dair tutumlarını düşünün. Artı ve eksileri, ‘nasıl olsa daha iyi hissederdiniz’i düşünün. Böylece o dönemde anne babanızın size dair tutumları içerisinde sizi çok rahatsız eden bazı davranış şekillerini belki de aynen kopyaladığınızı göreceksiniz! Bu farkına varış, çocuğunuzu daha iyi anlamanıza, ona göre aynı hatalara düşmemenize ve daha rahat bir bakış açısı kazanmanıza yardımcı olabilir.
10. Çocuğunuza nasıl ayağa kalkılacağını öğretin!
Çocuğunuzun bu dönemdeki en büyük kaygı ve korkusu başarısızlıktır. Ona başarısızlığın da, diğer pozitif ve negatif tüm olgular gibi hayatın bir gerçeği olduğunu anlatın. Başarılı olmaktan ziyade başarılı olamadığı durumlarda nasıl tekrar ayağa kalkabileceğini yani dayanıklılığı öğretin. Çocuğunuzun sınavda başarısız olsa bile yeni bir planlama yapma konusunda ona destek olacağınızı bilmesi ona güç verecek ve korkusunu azaltacaktır.