Ailede anne ve babanın çocukları arasında adaleti sağlamak gibi bir kaygısı olması gerektiğini belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anne ve babanın adaletli davranmak ilkesi olmalı. Eğer böyle bir ilke varsa çocuk her zaman ‘Annem babam bana haksızlık yapmaz’ der ve eve bağlılık artar. Evle ilgili sorumluluk duyguları artar.” dedi. Adaletin en büyük düşmanının bencillik olduğuna vurgu yapan Tarhan, ailede adaletsizliğin, duygusal ihmallere yol açtığını da sözlerine ekledi.
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailede adalet kavramına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Adaletle eşitlik kavramlarının hep karıştırıldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Eşitlik herkesin aynı tip elbise giymesi gibidir. Aynı, eşit miktarda verilmesidir. Adalette bir denge ve ölçü vardır. Hak edene hak ettiği kadar vermek, hak etmeyene vermemek tarzında. Bu nedenle adaleti eşitlik gibi algılamamak gerekiyor. Yetenekli ve çok çalışan birinin elde edeceği haklarla tembel hiç çalışmayan birinin elde edeceği haklar aynı olursa tembelliğe prim verilmiş olur. Bu nedenle adalet orada yetenekli olanların önünü açacak ama öbürlerinin asgari haklarını verecek şekilde bir denge kuracak.” dedi.
Eşitlik stabil, adalet dinamiktir
Adaletin dinamik bir süreç olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Eşitlik stabildir, sabittir ama adalet dinamiktir. Yere ve duruma, şartlara göre değişir. Kişinin adaletli olmak için sürekli ben adaletli olmak zorundayım gibi bir ilkeyle hareket etmesi gerekir. Bunu yapmadığı için her an yanlış yapabiliyor. Aile içerisinde de bu geçerlidir.” dedi.
Üç türlü adalet var
Adalet denildiği zaman mahkeme duvarlarının düşünüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Oysa üç türlü adalet vardır. Birinci adalet normal yargı adaletidir ve oradaki kanunların dağıttığı menfaattir. Diğeri sosyal adalet. Gelenek ve göreneklerin dağıttığı paylaşımdır. Menfaat paylaşımıdır. Gelenek göreneklerle ilgili imkânlar, çeşitli fırsatların sosyal ortamlarda dağıtılmasıdır. Üçüncüsü ise bu ahlak ve adalet vicdanın belirlediği vicdanı normlarla belirlenir.” diye konuştu.
Adalet yoksa huzur da yoktur
Aile içi adalette daha çok bu üçüncü grup yani vicdanların belirlediği adaletin daha çok ön plana çıktığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çünkü orada herhangi bir yargı süreciyle doğrudan bağlantı yok. Dış geleneklerle de bağlantı yok. Tamamen kendi içinde bir denge var. Diyelim ki evde bir çocuk hep korunur, kayrılırsa o çocuğa karşı diğer kardeşler arasında bir kıskançlık ve şımarıklık uyarılmaya başlar. Örneğin bir köy var diyelim. Köyde tek bir tane kuyu var. O kuyudan su çıkıyor. Gücü olanlar ve de muhtara yakın olanlar sadece o kuyudan faydalanırsa diğer insanlar yalvar yakar su alıyorsa orada adalet yoktur. Adalet yoksa huzur da yoktur.” dedi.
Ailede adaletsizlik, duygusal ihmallere yol açıyor
Ailede adaletsizlik örneklerine zaman zaman rastlandığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan,
“Bir çocuk, anne ve babasına ‘anne-baba’ demiyor. Anne ve babası hep engelli kardeşine ilgi gösterdikleri için üvey olduğunu düşünüyor. Kendini hep üvey zannetmiş. Kardeşi hasta olduğu ve ebeveynleri hep onunla ilgilendiğinden çocukta duygusal ihmal oluşmuş. Duygusal ihmal ortaya çıkınca anneye ve babaya karşı hem sevgi hem öfke gelişiyor. Bu durum mutsuz olmasına da yol açıyor. Uzman yardımı almasına sebep olan bir durum. Annesine ve babasına karşı öfke hissediyor ama aslında onları seviyor. Huzursuz oluyor ve pişmanlık duygusu arasında gelgitler yaşıyor. Bu çocuklar kendilerini dışlanmış hissediyorlar.” diye konuştu.
Sevdiğini kayırmak adaletsizliktir
Literatürde “nepotizm” denilen “menfaat için ayrımcılık yapmak” kavramına değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu durum, genelde sosyal ilişkilerde olur. Menfaat için her dediğini yapar, menfaati olmayanları yok sayar. Menfaat odaklı kapitalist sistem. Menfaatçiliği nepotizm besliyor. Bir de bizde kayırmacılık yaygındır. Bazı nedenlerle kayırmacılık yapılır. Bu da favoritizmdir. Sevdiğini kayırmak adaletsizliktir.” dedi.
Ailede adalet kavramı çok önemli
Literatürde örnek gösterdiği, Kuran-ı Kerim’de geçen Hz. Yusuf’un kıssasını hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hz. Yakup çocuklarından Hz. Yusuf’u çok seviyor. Onu koruyor kolluyor. Böylece diğer çocuklarda müthiş bir kıskançlık duygusu oluşuyor. Ve Yusuf’u kuyuya atıyorlar. Bu Hz. Yusuf’un imtihanı olarak göz önüne alınıyor. Hz. Yakup’un da orada imtihanı var. Sevgi adaletini sağlayamamış. Sağlayamadığı için bir çocuğunu fazla koruyor ve diğerleri olgun değiller ve kardeşlerini yok etmeye karar veriyorlar sonçuta da kuyuya atılıyor. Bu nedenle aile içinde adalet kavramı basit bir durum değil.” diye konuştu.
Adalet olan yerde huzur ve barış oluyor
Aile içerisinde adalet olup olmadığını anlamak için bazı sorularla çocuğun tepkisini ölçmeye çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Herhangi bir olay olsa anneni mi tutarsın babanı mı tutarsın?’ şeklinde sorulur. Çocuk eğer körü körüne anne ya da babasını tutuyorsa o evde adalet yoktur. Ama çocuk ‘Kim haklıysa ben onu tutarım’ diyorsa orada adalet vardır. Adalet çok önemlidir. Adalet olan yerde huzur ve barış oluyor. Barış istiyorsak adalet gereklidir.” dedi.
Anne ve baba adaleti sağlamalıdır
Ailede anne ve babanın adaleti sağlamak gibi bir kaygısı olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anne ve babanın adaletli davranmak ilkesi olmalı. Eğer böyle bir ilke varsa çocuk her zaman ‘Annem babam bana haksızlık yapmaz’ der ve eve bağlılık artar. Evle ilgili sorumluluk duyguları artar.” dedi.
Yanlış şakalar kardeş rekabetine yol açar
Aile içerisinde zaman zaman yanlış şakaların da yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Evde yeni bir bebek doğuyor. Çocuğa ‘kardeşin oldu pabucun dama atıldı’ şekilnde yanlış şakalar yapılıyor. Çocuk gidip kardeşini ağlatıyor. Biri bir yaşında diğeri 3 yaşında. Anne baba çocuğu kıskandıracak şeyler yapıyor. Aile içerisinde adalete ilkesel olarak dikkat edilmediği için kardeşler arasında kardeş rekabeti oluyor.” dedi.
Kardeşlere adil paylaşım öğretilmeli
Çocuklara aralarındaki problemi anlaşarak ve paylaşarak çözme becerisini öğretmek gerektiğini de kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Pozitif psikoloji terapi yöntemlerinde var. Adil paylaşım nasıl öğrenilir? Beş kişilik bir grup var. 10-12 yaş erken ergenlikte kullanılan bir model. 10 yaş civarındaki beş çocuğa dört tane çikolata getiriliyor. Bunu paylaşın deniyor. Oturuyorlar konuşuyorlar ve nasıl paylaşalım diye eğer bir formül buluyorlar. Böylece adil paylaşımı öğretiyorlar. Biri bu benim hakkım der alırsa diğeri de benim hakkım alayım derse bir kişi geri kalır, ezilir. Daha sonra o grupta huzur olmaz.” diye konuştu.
Hak ve sorumluluklar arasında denge ve sınır olmalıdır
Medeni olmanın ölçüsünün, taşı yontmak değil, sınır koymak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Adalet de insanın hak ve sorumlulukları arasında dengeyi ve sınırı koruyabilmesidir. İnsanlık güç ve adalet arasındaki denge de burada çok önemlidir. Kuşkucu anne baba tipleri vardır. Çocuğunu müthiş kayırır, korur, aile içinde adaletlidir ama dış dünyayı tehdit olarak görür. Çocuğunu da böyle yetiştirir. Ondan sonra çocukta ne olur? Kuşkucu bir tip olur, kimseye önem vermeyen bir tip olur. Dış dünyada ve insan ilişkilerinde de adalet önemlidir.” dedi.
Sevginin girdiği yerde psikolojik canlılık olur…
Paranın girdiği yerde ekonomik canlılık, sevginin girdiği yerde de psikolojik canlılık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bunu da adil bir şekilde yönettiğin zaman insanlarda güven oluşur. Güven olduğu yerde de bağlanma oluşur. Bağlanma oluşan yerde de insan huzurlu olur. Ancak adil paylaşımın olmadığı bir ortamda huzur olmuyor.” diye konuştu.
Ailede sevgide de adaletin önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Buna sevgi ve disiplin dengesi diyoruz. Aile içerisinde adalet, tutarlı disiplinle oluyor. Tutarsız disiplin varsa, bir gün evet dediğine bir gün hayır diyorsun. Annenin evet dediğine baba hayır diyor. Burada tutarsızlık var. Burada adil bir paylaşım olmaz.” uyarısında bulundu.
Adaletin en büyük düşmanı bencilliktir…
Ailede adaleti bir değer olarak yaşatmak gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Onun için adalet aileden başlar diye vurguluyoruz. Adaleti vurgulayan bir anlayış evde huzur ve barışı getirir. Huzurun olduğu yerde güven oluşur, güvenin olduğu yerde de iyi insanlar yetiştirilir. İyi çocuklar yetişir. Adaletin en büyük düşmanı bencilliktir.” dedi.