Yazı: Elif Ergün Tunçer
Çağımızın giderek büyüyen sorunlarından biri olan obezite, sadece büyükleri değil, çocukları da tehdit ediyor. Tombik çocuklar şirin görünse de küçük yaştan, hatta ek gıdaya geçişten itibaren sağlıklı beslenme düzeninin oturtulması gerekiyor. Medipol Hastanesi’nden Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Zeynep Atay’la çocuklarda obeziteyi konuştuk.
Anneler genellikle “Çocuğum yemiyor” diye endişelenir ancak çocuğun çok yemesi de bir sorun değil mi?
Tabii ki bu da önemli bir sorun. Çünkü gereğinden fazla beslenme, çocuklarda aşırı kilo alımına ve obeziteye, sonuçta da ileriye yönelik önemli sağlık problemlerine yol açabiliyor. Çocuğun yeterli derecede beslenip beslenmediği konusunda bize en iyi bilgiyi çocuğun büyüme ve gelişiminin takibi veriyor. Çocuk ağırlık ve boy artışı açısından yaşına uygun gelişim gösteriyorsa beslenmesinin yeterliliği konusunda endişelenmeye gerek yok.
Bebekken ve çocukken fazla kilolu olan çocuklar ileri yaşlarda da sorun yaşayabiliyor mu?
Evet kesinlikle. Ergenlik döneminde obez olan çocuklarda yapılan araştırmalar, bu sorunun genellikle beş yaş öncesi dönemde başladığını gösteriyor. Yine altı yaşında obez olan çocukların yüzde 50’sinin, 10-14 yaş arası obez ergenlerin yüzde 80‘inin erişkin dönemde obez olduğunu biliyoruz. Bu nedenle bebeklik ve çocukluk çağında sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması büyük önem taşıyor.
Çocuklarda obezitenin belirtileri neler? Bir anne çocuğunun fazla kilolu mu yoksa obez mi olduğunu nasıl ayırt edebilir?
Fazla kiloluluk terimi obeziteden bir önceki basamak olarak değerlendirilebilir. Fazla kilolu çocuklar obez olmaya adaydır. Çocuklarda bu tanımlamaları yapmak için vücut kitle indeksi (VKİ) persentil eğrilerini kullanıyoruz. VKİ; vücut ağırlığının (kg) boyun karesine (m2) oranı (kg/m2) olarak tanımlanır. Büyüme eğrilerine benzer şekilde VKİ eğrilerimiz var. Çocuğun VKİ persentil eğrisinin yüzde 95’in üzerinde olması obezite, yüzde 85-95 arasında olması fazla tartılılık olarak tanımlanıyor.
Genetik faktörler etkili olsa da düzenli bir beslenme programıyla bu sorun çözülür mü?
Obezite gelişiminde her ne kadar genetik yatkınlık söz konusu olsa da çocukluk çağında obeziteye yol açan tek gen problemleri oldukça nadirdir. Bu çocuklarda genellikle, obezite dışında farklı klinik problemler de görüyoruz. Aslında çocukluk çağında obezitenin yüzde 95‘i enerji alımı (beslenme) ve enerji harcanması (aktivite) arasındaki dengenin korunamamasından kaynaklanıyor. Kısacası fazla kalori alımı ve yetersiz hareket en önemli problem. Dolayısıyla bu dengenin sağlanması ile genetik yatkınlığın üstesinden gelinebilir.
Bebekler, çocuklar ve ergenler için nasıl bir beslenme programı önerirsiniz?
İlk altı ay yalnızca anne sütü ile beslenme çok önemli. Anne sütünün obeziteye karşı koruyucu olduğunu biliyoruz. Altıncı aydan itibaren ek gıdaya geçişle birlikte, çocuğun damak tadının ve ömür boyu devam edecek beslenme alışkanlıklarının temelini attığımızı unutmamalıyız. Muhallebi ve bisküvi gibi gıdaları sunmamalıyız. Bir yaşından itibaren çocuğa yemek masasına oturma ve kendi kendine beslenme alışkanlığını kazandırmalıyız. Sağlıklı tüm çocuklarda günlük kalorinin yüzde 55’i karbonhidratlardan, yüzde 30’u yağlardan ve yüzde 20’si proteinlerden alınmalı. Alınan yağ ve karbonhidratların kalitesi önemli. Örneğin; meyve suyu, gazlı içecekler, buzlu çay gibi içeceklerden uzak durulması; süt, ayran, yoğurt gibi gıdaların tüketilmesi konusunda çocuklar bilinçlendirilmeli. Hamburger, patates kızartması, kurabiye gibi kalorisi yüksek gıdalar yerine, meyve ve sebze tüketiminin özendirilmesi önemlidir. Porsiyonların gereğinden fazla olmamasına özen gösterilmeli. Çocuklara dış ortamlardan ziyade, evde yemek yeme alışkanlığının kazandırılması bir başka önemli faktör. Öğünlerin, özellikle kahvaltının atlanmaması çok önemli. Çok kısıtlayıcı olmak yerine, sağlıklı besinleri çocuğa sunarak, tercihi ona bırakmak daha uygun olur.
Fiziksel aktivite bu konuda ne kadar etkili?
En az beslenme kadar önemli. Dengedeki terazinin bir ucunda beslenme, diğer ucunda fiziksel aktivite var. Çocuk ve ergenlerde günde en az bir saat fiziksel aktivite çok önemli. Çocuğu sevdiği bir spora yönlendirmek uygun olabilir. Ailece yapılacak dış ortam aktiviteleri, çocuğu hem mutlu eder hem de ileriye yönelik kaliteli bir hayat tarzı oluşturmasına katkıda bulunur. Okul öncesi dönemde her gün oyun parkı aktiviteleri yapmak faydalı olur. Çocuklar zamanlarının büyük bir bölümünü okulda geçiriyor. Okullarımızda haftada 1-2 saat olarak yapılan beden eğitimi derslerinin, her gün en az yarım saat yapılandırılmış egzersiz şeklinde yapılması büyük katkı sağlar. Aktivitenin yanı sıra kesintisiz, zamanında ve yeterince kaliteli uyku da çocuklarda obezite riskinin azaltılması açısından önemli.
Sosyal faktörlerin önüne geçmek için bize ipuçları verir misiniz? Örneğin reklamların abur cubura özendirmesi, diğer arkadaşları sağlıksız atıştırmalıklar yerken çocuğun da onlara eşlik etmesi gibi. Çocuğu bu tip gıdalardan çok uzak tutmak, onu çok engellemek ileride sorun yaratır mı? Örneğin harçlık aldığında ailesine söylemeden, başkalarından özendiği abur cuburla yönelmesi gibi. Bu konuda nasıl bir yol izlemek gerekir?
Küçük yaşlardan itibaren sağlıklı beslenme ilkelerinin çocuğa öğretilmesi çok önemli. Küçük yaşlarda çocuğu sağlıksız besinlerle tanıştırmamak gerekiyor. Böylece çocuk çevre baskısına karşı daha dirençli oluyor. Ayrıca bu tür gıdaların sağlık üzerine olumsuz etkilerini çocuğun anlayacağı bir dille anlatmak önemli. Aşırı kısıtlayıcı davranmak özellikle ergenlik çağındaki çocuklarda karşı gelmeye yol açabiliyor. Bu dönemde çocukla iletişim kurarken ‘yapma, etme’ gibi emir cümleleri kurulmaması, ondan beklenen davranışların öneri şeklinde belirtilmesi daha uygun. Televizyon reklamlarının çocuklar üzerinde bu konuda çok olumsuz etkisi mevcut. Bu nedenle, küçük yaşlardan itibaren çocukları televizyondan uzak tutmak , onun yerine birlikte zaman geçirmeye çalışmak gerekiyor.
Yemek yerken televizyon izlemek de çocukları olumsuz etkiler mi, doyduğunu anlamaması gibi örneğin. Masa başında oturma süresine limit konulmalı mı?
Televizyon ve bilgisayar başında geçirilen saatlerin azaltılması çok önemli. İki yaş altındaki çocuklara televizyon izletilmemesi, daha büyük çocuklarda bu sürenin bir saati aşmamasına özen gösterilmeli. Yatak odasında televizyon bulunmamalı, yemek yerken televizyon izlenmemeli. Özellikle televizyonda reklamların yarısından fazlasının yiyecek-içecek reklamları olduğunu düşünürsek bu konunun önemi daha da belirginleşmiş olur. Yemeklerin çok hızlı yenmesi ne kadar sakıncalı ise, yemek masada uzun süre zaman harcanması da doğru değil.
Besinleri ödül ve ceza olarak kullanmak çocukları nasıl etkiler?
Çocukları iyi bir davranış veya başarıdan sonra çikolata, gofret gibi besinlerle ödüllendirmek veya olumsuz bir davranış sonrası bir besinle cezalandırmak, onun beslenmeyle ilgili sağlıksız davranışlar kazanmasına yol açar. Bu nedenle çocukları yemekle değil, sevgi ile ödüllendirmek gerekir.
Çocuklarda ve gençlerde aşırı şişmanlık başka hangi hastalıklara davetiye çıkarabilir?
Obezite, ergenlik dönemindeki çocukların yarısından fazlasında insülin direncine neden oluyor. Eğer bu sorun çözülmezse, uzun vadede Tip 2 diyabet ortaya çıkıyor. Obezite, diyabet dışında pek çok soruna yol açabiliyor. Örneğin, obez çocuklarda astım ve uykuda solunum durması gibi solunum sistemi problemleri, obez olmayan çocuklara göre daha sık görülüyor. Yüksek tansiyon, kolesterol ve trigliserid yüksekliği gibi problemler kalp-damar sağlığını olumsuz etkiliyor. Karaciğer yağlanması, safra kesesi taşları yine obez çocuklarda daha sık görülüyor. Ayrıca çocuklarda ergenlik problemlerine de yol açabiliyor. Obez kız çocuklar erken ergenlik açısından risk taşırken, obez erkek çocuklarda ergenlik gecikmesi görülebiliyor. Yine ergenlik dönemindeki kızlarda adet düzensizliği ve tüylenme problemlerine yol açan polikistik over sendromu önemli bir sorun. Düz tabanlığın yanı sıra, dizlerde eğrilik ve kalça eklemi problemleri de olabiliyor. Dengesiz beslenmeden dolayı vitamin eksiklikleri ve özellikle de D vitamini eksikliği sıkça görülüyor. Kemiklere binen ağırlığın fazla olması ve D vitamini eksikliği, kemik erimesi ve kemik kırılmalarında artışa yol açabiliyor. Obez çocuklarda psikolojik sorunlar da oldukça önemli. Depresyon, yeme bozuklukları ve özgüven eksikliği bu sorunlar arasında sayılabilir.
Çocuklar diyete sokulur mu, yoksa küçük yaşta diyet kavramının yerleşmemesi için başka bir yol mu izlenmeli?
Diyet aslında dengeli ve düzenli beslenmek demek. Diyet kelimesini kullanmak yerine, çocuklarda sağlıklı beslenme ve hareketli bir hayat tarzı yerleştirmek için çaba sarf edilmeli.
Söylemek yerine siz de yapın
Çocuğu obezite belirtileri göster giren ailelere neler tavsiye edersiniz?
Ailelerin desteği çok önemli. Kilo verme odaklı olmasınlar. Sağlıklı beslenme kurallarını çocuğa öğretmek ve hareketli bir yaşam tarzını yerleştirmek için çaba sarf etmek, çocuğun hem kilo vermesini sağlayacak, hem de bunun kalıcı olmasına yardım edecektir. Çocuklara olumlu yaklaşılmalı ve olumsuz yorumlardan kaçınılmalıdır. Çocuğa yapması gerekenleri söylemek yerine, onunla birlikte yapmak, çabasına ortak olmak çözümün can alıcı noktası. Kısacası; yalnızca çocuğun değil, tüm ailenin yaşam tarzı değişmeli.
Sizin desteğiniz çok önemli
Doç. Dr. Zeynep Atay, obez çocuğu olan aileler için şu önerilerde bulunuyor:
• Kilo verme odaklı olmayın.
• Çocuğa sağlıklı beslenme kurallarını öğretmek ve hareketli bir yaşam tarzı yerleştirmek için çaba sarf edin. Bu hem onun kilo vermesini sağlayacak hem de bunun kalıcı olmasına yardım edecektir.
• Çocuğunuza olumlu yaklaşın. Olumsuz yorumlardan kaçının.
• Çocuğunuza yapması gerekenleri söylemek yerine, onunla birlikte yapın. Çabasına ortak olmak çözümün can alıcı noktasıdır.
• Yalnızca çocuğunuzun değil, tüm ailenin yaşam tarzını değiştirin.