Dijital toksinlerden arının!

SIK YAPILAN 3 HATA
Günümüzde üç tip helikopter anne olduğunu belirten Ayşegül Dede, “Bunlardan ilki çocuğuna yemeği TV veya tablet karşısında yediren, tablette oyun oynarken uyuklamaya bırakan teknoloji taraftarı anneler. İkincisi, alternatif eğitim sistemlerinden yararlanarak çocuğunu tamamen teknolojisiz büyütenler, üçüncüsü ise evde, akşamları hafta içi tableti yasaklayan, hafta sonu iki saat için izin veren kontrolcü anneler” diyor. İlk iki anne tipinin uçlarda olduğu için çocuğa zarar verdiğini, üçüncü anne tipinin ise şimdiye kadar en çok kabul edilen davranış biçimine sahip olduğunu belirten Dede, “Ancak teknolojinin giderek hayatımızın her alanına girmesiyle bu da kontrol edilebilir olmaktan çıktı. Çocuğa evde izin vermeseniz de ileriki yaşlarda okulda, dışarıda zaten girecektir, bunu kontrol etmeniz mümkün olmayacak” diyerek teknolojinin hayatımızdaki varlığını kabul etmeye, ancak ondan arındığımız saatler yaratmanın önemine dikkat çekiyor.

“Ne olursa olsun yoluna devam et”
KidsNook Dijital Detoks Merkezi’nde 2-4 yaş arasındaki çocukları ve ebeveynlerini kapsayan ‘duyusal oyun çalışması’, merkezin en çok ilgi gösterilen dijital detoks alanlarından biri… Dört eğitmen ve bir oyun terapistinin görev aldığı bu duyusal oyun grubu çalışması, minik bir hikaye ile verdiği bilinçaltı mesajıyla, çalışmayı yerinde izleyen bizleri de etkiledi… Çocukları ve annelerine hem mesaj veren hem de eğlendiren bir hikaye anlatımıyla başlayan çalışma, o hikayeyle algısal bağ kuran bir atölye çalışmasıyla devam etti. Minikler küçük sandalyelerine oturduktan sonra oyun terapistinin hem tahtaya çizerek hem de şarkılar ve mimiklerle anlattığı hikayenin baş kahramanı; beyaz ayakkabıları olan, dans etmeyi ve şarkı söylemeyi seven kedi Pati’ydi… Hikayeye göre, Pati, “Beyaz ayakkabılarımı çok seviyorum” diye şarkı söyleyerek yola çıkar. Fakat bir gün çileklere basar ve beyaz ayakkabıları kırmızı olur. Ama Pati kedi üzülmez ve gülerek şarkısını söylemeye devam eder, bu kez “Kırmızı ayakkabılarımı çok seviyorum” der. Sonra mor eriklere basar ve hikaye çeşitli renklerle devam ederken verdiği mesaj şudur: “Ne olursa olsun yoluna devam et… Kirlendiğinde, bir şeyler ters gittiğinde veya bir oyuncağın bozulduğunda ağlama, onu da sevebilirsin, her zaman önüne bak”. Bu mesajı bilinçaltına alan çocuklar, şarkılar söyleyerek atölye çalışmasına geçtiler.

Bebeğimle Elele’yi Twitter’da takip etmeyi unutmayın!

Yazı: Nihal Yuvacan/Bebeğimle Elele

Küçük bir çocukken elektrikler kesildiğinde neler olduğunu şöyle bir hatırlayın… Mumlar yakılır ve evin büyükleri başlardı anılarını anlatmaya. Elektriklerin kesilmesini, yüz yüze iletişim için adeta bir fırsata çevirirdik. Biz teknolojinin henüz hayatımızın her yerine hızla nüfuz etmediği yıllarda büyürken, bugün çocuklarımız henüz dört yaşında bile tabletleri hızla kullanabiliyor. Onlar bugün, cebimizde taşıdığımız sihirli internet dünyasının adeta içine doğuyor. Teknolojiyi yasaklamak veya sınırlandırmak konusunda ise çoğu zaman başarılı olamıyoruz. Hatta bizzat kendimiz evde bile kopamadığımız bilgisayarlarımız ve telefonlarımızla onlara eşlik ediyor, sağlıklı iletişimin pek çok yolunu istemeden ıskalayabiliyoruz. Yani belki de bugün elektrikler kesilse ve tüm cihazların bataryaları bitse ebeveyn olarak birlikte neler yapabileceğimizi aslında biz de yeterince bilmiyoruz.
Gerçek dünyadan kopmayan, hayal kurabilen, sabredebilen, dinlemesini bilen ve sağlıklı iletişim kurabildiğiniz çocuklar yetiştirmek için her birlikte dijital detoksa girmeye ne dersiniz? Teknolojinin getirdiği zihinsel yorgunluktan arındıracak etkinlikleri düzenli ve belirli saatler ayırarak birebir çocuklarınızla birlikte hayata geçirmeye var mısınız?

Dijital dünyanın tek eksiği duygu

KidsNook Dijital Detoks Merkezi’nin Kurucusu ve Eğitmen Ayşegül Dede, “Hikayelerle kalbe ve duygulara dokunursunuz. Dijital dünyanın veremediği tek şey ise duygudur” diyerek başlıyor dijital detoks kavramını anlatmaya… Çocukların içine doğdukları teknolojik dünyadan neden belli sınırlar dahilinde yararlanması gerektiğini anlayamayacaklarını, bundan da önce zamanlarını nasıl geçireceklerini bilerek doğmadıklarını hatırlatan Dede, bu nedenlerle ailelerin onlarla beraber kaliteli vakit geçirerek yol gösterici olmaları gerektiğini vurguluyor. Yeni nesil ebeveynlerin sürekli çocuklarının etrafında pervane gibi dönerek mükemmel çocuk yetiştirmek adına kusursuz bir ortam oluşturmaya çalıştıkları için ‘helikopter ebeveyn’ olarak adlandırıldıklarını belirten Dede, sürekli bir korumacılığın çocukların hem duygusal hem de fiziksel savunma mekanizmalarını geliştirememelerine neden olduğunun altını çiziyor. Dede, ‘akıl oyunları, interaktif masal anlatımı, duyusal oyun aktiviteleri ve bahçecilik atölyeleri’nden oluşan dört çeşit dijital detoks yöntemi bulunduğunu, bunların hem evlerde yapılabildiğini, hem de dijital detoks merkezlerinde profesyonel olarak uygulandığını ifade ediyor. KidsNook Dijital Detoks Merkezi de bu dört başlığı, farklı yaş gruplarına özel atölyelerde ebeveyn katılımlı olarak uyguluyor. Anne-babalar bu çalışmalarda çocuklarıyla nasıl iletişim kuracaklarını, hangi malzemeyi nasıl kullanacaklarını öğreniyor.

1 Akıl-kutu oyunları aileyi birleştiriyor

Dijital detoks yöntemleri arasında başlangıç için en kolayı, puzzle, satranç, beş taş, dama gibi içinde nasıl oynanacağının önergelerle anlatıldığı kutu, yani akıl oyunları… Ailelerin kolayca katılabileceği kutu oyunları alanında bugün dört büyük firmanın 400’den fazla kutu oyunu, oyuncakçılarda bulunabiliyor. Dikkat etmeniz gereken iki şeyden biri çocuğunuzu bu oyunlarla kendi kendine oynamaya bırakmamak, her şeyi beraber planlamak; diğeri ise birlikte hangi oyunu sevdiğini öğrenmek ve keyif alabileceği oyunu almak. Dört yaştan itibaren başlayan bu oyunlar için özellikle altı ve üzeri yaşlar için çok fazla çeşit üretilmiş durumda.

2 Çocuk dinlemeyi ‘interaktif masalla’ öğreniyor
Çocuklar için hikaye ve masal saati iki yaştan itibaren başlayabilecek bir süreç ancak burada dikkat edilmesi gereken son derece önemli püf noktaları var. Doğru kitapları bulmak kadar ‘interaktif bir masal anlatımı’nın olması bunların başında geliyor. Ayşegül Dede, bunu şöyle tarif ediyor: “Kitabı asla düz bir şekilde okumayın. Kitabın kapağından başlayın, oradaki resmi konuşun, içinde neler olabilir diye karşılıklı fikirler öne sürün. Sonra sesiniz, mimiğiniz, tonlamalarınız, ona sorular sormanız, fikirlerini anlatmasını beklemeniz önemli.” Özellikle anne sesinin çocuklar üzerinde iyileştirici bir etkisi olduğunu belirten Dede, “Masal anlatımı en değerli bağlanma zamanıdır. Yarım saat, 40 dakika masal dinleyebilen çocuk, okulda dersini de, evde annesini de dinler. Bildiğiniz masalları mutlaka çocuklarınıza anlatın. İnteraktif masal anlatımı, çocuğu aynı yolculuğa ritimlerle, sesle, soru-cevaplarla birlikte alıp götürebiliyorsa başarılı olur. Haftada bir ailece kutu oyunu, günde bir saat bile interaktif masal anlatsanız, en azından başlangıç için çok önemlidir” değerlendirmesini yapıyor.

3 Evdeki malzemelerle ‘duyusal oyun’ zamanı!
Dijital detoksun en çok rağbet gören yöntemlerinden biri okul öncesi 2-6 yaş için olan ‘duyusal oyunlar’… Evde bulunan nohut, pirinç, fasulye, tencere, tava, kaşık, bardak, makarna gibi malzemelerle oyunlar kurgulamaya dayanan ‘duyusal oyunlar’, uzun süre odaklanmayı, farklı dokulara dokunarak hayal dünyasını genişletmeyi sağlıyor. Dede, “Anne, ‘Fasulyeyle ne oynayacak ki?’ dememeli. Her gün önüne bir malzeme koyun, arada değiştirin. İlk gün 10 dakika oynar, sonra ek malzemeler eklersiniz. Bir gün makarna koyarsınız, ertesi gün yanına iki tane çatal, maşa, leğen koyarsınız, sonra oyuncak hayvanlarını koyarsınız. Süre yarım saate çıkar. Evdeki duyusal malzemelerin faydası, odaklanma ve konsantrasyon süresinin artması, uzun süreli oyun oynama becerisi, hayal kurabilme becerisi kazandırması” diyor.

4 Sabırsız teknoloji çocuğunun ilacı: Bahçecilik

Dijital detoksun en çok rağbet gören iki yönteminden diğeri ise, şehirli çocuklara çok iyi gelen bahçecilik atölyeleri… Toprağı, bir tohumu büyütmeyi öğrenmeye dayalı olan bu yöntem, sabırsız özellikleriyle bilinen dijital çocuklara gerçek hayatta bir şeyler elde etmek için emek vermek ve beklemek gerektiğini öğretiyor. “Evde meyve çekirdeklerini çocuğunuzla beraber biriktirmeye başlayın” diyen Ayşegül Dede, şöyle devam ediyor: “Bu çekirdekleri birlikte ekin, toprağa dokunsun, toprağın içine haşladığınız makarnalardan koyun, bunları solucan kabul ederek toprağı temizlemeyi öğrensin… Gidin, beraber çiçek alın, tohumdan filiz verme sürecini görsün. Evde küçük küçük saksılarda ona özel bir bölüm ayırın. Çocuğunuz yaşça küçükse, kağıt üzerine ektiğiniz tohumun filiz vereceği gün sayısı kadar yuvarlak çizip, her biten günü beraber boyayabilir, saksıların üzerine küçük takvimler yapıştırabilirsiniz. Eğer elma çekirdeği dikecekseniz, önce elmayla ilgili hikaye kitabı okuyun. Ektiği üründen alacağı ürünle ilgili duygusal bir bağ kurmasını sağlayın.”

Başa dön tuşu