Yazı: Elif Gürsoy
Çocuk sahibi olmak için ilk adım gerçekleşti. Hamilesiniz… Peki ya şimdi her şey nasıl olacak. Hormon değişikliği ve cinsel ilişkide dikkat edilmesi gerekenler gibi konular kafaları karıştırmaya başlamış olabilir. Psk. Dan. Dolunay Kadıoğlu, gebelik döneminin hormonal ve duygusal değişiklikleri beraberinde getirdiğini belirterek, “Bu değişimler, çiftin cinsel yaşamını ister istemez etkiliyor. Gebeliğin başladığı ilk üç ay içinde, cinsel ilişkiye girmek düşük riskini ortadan kaldırmak için genellikle doktor tarafından yasaklanıyor. İlk üç ay gebelik belirtilerinin de yoğun yaşandığı cinsel keyfin doğal olarak ertelendiği aylar…” diyor. Gebelik döneminde sağlıklı bir cinsel hayatın olmazsa olmazlarını Psk. Dan. Kadıoğlu’ndan öğrendik.
Doğumdan önce cinselliğin sekteye uğradığı bir dönem var mı?
İlk üç ayda çoğunlukla kadında cinsel istekte azalma, çok az oranda da cinsel istekte artış gözleniyor. Her şey yolunda ise cinsellik, gebeliğin ilk üç ayı haricinde gebeliğin son ayına kadar anne adayının rahat ettiği pozisyonlarda yaşanabiliyor. Toplumda bilinenin aksine, gebelikte eşle birlikte tensel ve cinsel teması korumak gerekiyor. Cinsel keyif demek oksitosin, endorfin, serotonin ve buna benzer olumlu hormonların salgılanması anlamına geliyor. Bu da hem kadın hem de bebek için sağlıklı oluyor. İlerleyen gebelik aylarında kadının şefkat görme ve sevilme ihtiyacı belirgin oranda artıyor. Cinsel istekten ziyade şefkat, ilgi, sevgi görmek gibi ihtiyaçlar ön planda oluyor. Son aylarda cinsel birliktelik azalabiliyor ve ilişkinin anne adayının istediği pozisyonlarda, zorlanmadan yaşanmasına dikkat etmek gerekiyor.
Yeni doğum yapan bir kadın, cinsel ilişki için ne zaman hazır oluyor?
“Kırkın çıkması” toplumumuzda cinsel ilişkiye girmek için uygun gibi görünse de cinsel isteğin yeniden oluşması her kadın için farklı süreler alıyor. Cinsel isteği oluşturan hormonlar doğumdan sonra daha az salgılanıyor. Bir süre menstrüasyon dönemi yaşanmıyor. Bebek bakımı ve beslenmesi öncelikli oluyor. Uykusuzluk, yorgunluk, bebeğin gazı, bezi, ağlamaları gibi durumlar da cinsel isteği ister istemez olumsuz etkiliyor. Cinsel istek olmadan yaşanan cinsel ilişkide kuruluğa bağlı acı hissi oluşabiliyor. Acı ya da yanma hissi kadını cinsel ilişkiden tamamen uzaklaştırabiliyor. Bu nedenle eşlerin birbirlerine karşı anlayışlı olmaları, cinsel ilişkiye girmeseler bile ilişkilerini ve bağlarını korumaları, bebek sonrası dönemi en az hasarla atlatmalarına yardımcı oluyor.
Doğumdan sonra cinsel yaşamla ilgili özellikle annede, fiziksel açıdan ne gibi kaygılar ortaya çıkıyor?
Gebelikle başlayan bedensel değişimler (kilo alımı, göğüslerde büyüme ve hassasiyet, yüz şeklinin değişmesi) lohusalıkta da devam ediyor. Doğumdan kalan kilolar, sarkmalar, göğüslerde emzirmeye bağlı hassasiyet, yüz ve saçlardaki değişimler kadının kendini beğenmemesine, utanmasına yol açabiliyor. Zaman zaman erkeklerin de bu yönde eleştirileri oluyor. Doğumla birlikte bedensel değişimin olacağını bilmekle, doğum sonrası o süreci yaşamak ayrı. Doğum sonrası bedendeki değişimler, uykusuzluk, kendine yeterince bakamama, eşinin ilgisinin azaldığını düşünme; kadını çaresizlik, üzüntü, ihmal edilmişlik gibi depresif duygulara itebildiği gibi lohusalık depresyonunu da tetikleyebiliyor. Yeni anneler sakin olmalı ve bilmeliler ki zamanla bedeni ve ruh kendini toplarlıyor. Dolayısıyla süt vermeye devam ederken bile buna uygun beslenmeyle kilo vermeye başlanabiliyor. Biraz da egzersiz yapıldığında, kişi kendini daha iyi hissedebiliyor.
Hem kadının hem erkeğin cinsel hayatında ayrı ayrı, psikolojik olarak doğumdan sonra sonra neler değişiyor?
Doğum sonrası cinsel hayat kadın için genellikle çok uzakta düşünülüyor. Bebeğin bakımı öncelikli oluyor. Cinsel istek kadın için azalıyor hatta bazen bir süreliğine biterken, erkek için istek de pek bir değişim olmuyor. Kadın için cinsel isteğin oluşması bazen bir yılı bulabiliyor. Erkek için doğum sonrası cinsel hayat ise eski cinselliğin ne zaman geri geleceğinin merakı ve beklentisiyle dolu olabiliyor. Ancak bazen eşinin bedeni alıştığı gibi olmuyor. Beğeni algılarını güncellemek ve eşini neden sevdiğini daha çok hatırlaması gerekiyor. Eşinin bebeğe olan ilgisini fark etmesi, kendini hatırlatması, sakin ve hoşgörülü olması önem taşıyor. Bebekli günlerin başlamasıyla evin düzeni değişiyor, her şey bebeğe göre ayarlanıyor. Bu da bazen erkeklerin kendilerini ikinci planda hissetmesine neden oluyor. Eş kimliklerine ek olarak gelen anne ve baba başlıklarına alışmak için biraz zamana ihtiyaçları oluyor. Unutmamak gerekir ki eş kimlikleri bir süre ikinci planda gibi görünüyor ama bunlara kısa süreli de olsa zaman ayırmak gerekiyor. Beraber nefes almaları hem cinsel hayatlarına hem de ilişkilerine iyi geliyor.
Doğum sonrası kadında cinsel isteksizlik oluşuyorsa ne yapmalı, hangi yollara başvurmalı?
Doğum sonrası kadında cinsel isteksizlik olması çok doğal. Doğum, kadın bedeni ve ruhu için hem mutluluk verici hem de zorlayıcı bir durum. Doğumdan sonra beden kendini yeniden inşa ediyor. Östrojenin azalması, süt hormonunun artışı, bedendeki değişimler, lohusalığa bağlı yaşanan ruhsal süreçler cinsel isteği azaltıyor. Adet döngüsünün başlaması ise cinsel isteğin yeniden oluşması için ilk işaret. Ancak tek başına yeterli olmayabiliyor. Kadının az da olsa fırsat buldukça kendine ve sevdiği şeylere zaman ayırması, egzersiz yapması, eşiyle beraber yalnız vakit geçirmesi cinsel istek üzerinde de olumlu etkiler yaratıyor. Ayrıca gebelik ve lohusalık döneminde aile içinde sorunlar yaşandıysa ve yaşanmaya devam ediyorsa, bu süreçte cinsel isteği olumsuz yönde etkiliyor. Doğum sonrası eşler arasındaki da kavgalarda artış görülebiliyor. Yeni döneme adapte olmakta zorlanan ve bu dönemle ilgili bilgi sahibi olmayan çiftlerde bu tür olumsuzluklar daha çok gözlemleniyor. Eğer sorunları tek başlarına atlatamıyorlarsa mutlaka bir uzmandan destek almaları gerekiyor.
Gebelikte ve doğum sonrasında sağlıklı, kaliteli bir cinsel yaşam için çiftler hangi noktalara özen göstermeli?
“Eşim doğumdan sonra çok değişti artık eskisi gibi değil” ifadesini her iki taraftan da duyabiliyoruz. Kadınlar için “Eşim bana artık bir kadına değil, annesine bakar gibi bakıyor” şeklinde ifadeler kullanılıyor. Birbirini seven ve destek çiftler bu eşiği zorlanmakla birlikte daha kolay aşar. Sevgiyle ilgili sorun yaşayan, birbirini anlamaktan uzak çiftler ise bu eşiği aşmakta çok zorlanıp, bazen de bu eşikte kalıyorlar yani boşanıyorlar. Gebelik ve doğum sonrası evlilik yaşamıyla ilgili bilgi ve farkındalık sahibi olmak, olası çözüm yollarını kullanmak ile sevginin ve şefkatin gücünden destek almak ise bu dönemin daha kolay atlatılmasına yardım ediyor.
*Formsante dergisinden alınmıştır.