Son yıllarda çocuk sahibi olmak için çaba sarf eden ve çeşitli tedavi yöntemlerine başvuranların sayısının arttığını fark etmişsinizdir. Bu durum, maalesef araştırmalar tarafından da doğrulanıyor. Araştırmalar, çevre ve yaşam koşullarına bağlı olarak, kısırlığın giderek arttığını gösteriyor. International Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Çepni, stres, sigara bağımlılığı, aşırı alkol tüketilmesi, fazla sıcak ortamda çalışılması, hareketsiz hayat tarzı, çevre kirliliği, kadınların modern yaşam koşullarında önce kariyer diyerek geç yaşta bebek düşünmeleri gibi sebeplerden dolayı gebe kalmanın zorlaştığını söylüyor. “2007 yılında toplanmış olan bilim adamları çevresel faktörlerin üreme fonksiyonlarına etkilerini irdeledi ve raporlarını Şubat 2008’de yayınladı. Bu raporda, İkinci Dünya Savaşı’ndan günümüze, insanoğlunun doğal ve sentetik kimyasallara maruziyetinde dramatik bir artışın olduğu vurgulandı. Bu kimyasalların bazılarıyla günlük yaşamımızda sıkça karşılaşıyoruz. Bu ürünleri; besinsel katkı maddeleri, besin boyaları, tarım ürünlerinin üretim ve saklanması aşamasında kullanılan kimyasallar, besinlerimizin ve içeceklerimizin saklanmasında kullanılan kaplar, kullanılan boyalar, inşaat malzemeleri, tütün kullanımı, organik kirlilik ürünleri olarak sayabiliriz. Hava kirliliğine neden olan karbonmonoksit, kurşun, kükürtdioksit gibi maddeler gebelik kayıplarına veya düşük doğum ağırlıklı bebek ve erken doğumlara neden olabiliyor. Tarımda çok sık kullanılmakta olan pestisidler ise adet düzensizliklerine, hamile kalmada zorluklara, sperm kalitesinde azalmaya, düşüklere, sperm kromozom yapısında anormalliklere ve hormonal düzensizliklere neden olabiliyor.”
Kurşun gibi ağır metallerin vücudumuzda birikmesi sonucunda merkez sinir sistemi ve üreme sisteminin olumsuz etkilendiği yapılan hayvan deneylerinde ortaya çıkarılmış. Prof. Dr. İsmail Çepni, son çalışmaların, bu durumda sadece sperm sayısı veya testosteron hormon düzeyinin olumsuz yönde etkilenmeyip sperm kromozom yapısının da bozulabileceğini ortaya koyduğunu söylüyor. “Son yıllarda tıp alanında yapılan çalışmalardan elde edilen veriler, erkeklerdeki ortalama sperm sayısının önceki yıllara göre daha düşük bulunduğunu gösteriyor. Örneğin, 1990’lardaki sperm sayısının 1970’lere göre yüzde 25 daha düşük olduğu gözlemlendi. Bu durum, günümüzün en önemli sağlık problemleri arasında gösterilen gebelik sorununu yaşayan kişi sayısının her geçen yıl artabileceğini düşündürtüyor. Bu düşüşün nedeni tam olarak bilinmese de endüstrileşmenin beraberinde getirdiği çevresel risk faktörlerinin ve değişen yaşam biçiminin etkili olabileceğini düşünmekteyiz.’’
Sigara doğurganlığı etkiliyor
Amerikan Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bülent Urman doğurganlığı olumsuz etkileyen en önemli konulardan birinin sigara alışkanlığı olduğunu belirtiyor. “Araştırmalar sigara içenlerde doğurganlık riskinin normal popülasyona göre 1.6 kat fazla olduğunu gösteriyor. Sigaranın yumurta gelişimi, yumurtlama, döllenme ve embriyonun erken gelişimi üzerine olumsuz etkilerinin bulunduğu, hatta gebeliğinde sigara içenlerde bebeğin ilerideki doğurganlık yeteneğinin azaldığı belirtililiyor. Yardımcı üreme teknikleri ile tedavide sigara içenlerde, aynı sayıda embriyo transfer edildiğinde bile gebelik oranının yüzde 50 daha az olduğu ve gebelik için yaklaşık iki kat fazla adet dönemine gerek olduğu bildirilmekte. Aynı zamanda yumurta gelişiminin uyarılması tedavisine cevap daha kötü olmaktadır. Erkek sigara içtiğinde mikro enjeksiyon (ICSI) ve tüp bebek (IVF) şansı azalmaktadır. Tedavideki pasif içicilerin de benzer risk altında olduğunu biliyoruz.
Doğal beslen, egzersiz yap!
Medical Park Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Suat Süphan Erşahin, çok ciddi bir problem yoksa doğal gıdalarla beslenerek, düzenli egzersiz ve stresten uzak bir yaşam şekliyle sağlıklı hamilelikler elde etmenin mümkün olduğunu belirtiyor. “Fakat kadınların 35 yaşından itibaren hem yumurta sayısı hem de yumurta kalitesi hızla azalmakta, hamile kalma zorlaşmakta oluşan gebeliklerde de düşük ve anomalili bebek öyküsü artmaktadır. Bu yüzden bebek sahibi olmayı düşünen adayların planlarını biraz daha erkene almakta yarar var.”