Op. Dr. Hakan Çoker, “Doğum bir kas eylemi ve rahim kasının bebeği itmesi nedeniyle anne bağlarındaki gerginlikler baskı hisleri yaratabiliyor. Bu hislerin karşılanabilir baskılar veya dayanılmaz ağrılar olarak algılanması toplumun kültürüne, annenin zihinsel hazırlığına ve doğumda çevreden gördüğü desteğe bağlı olarak değişiyor. Yapılan araştırmalar doğumdan alınan tatmin duygusunun hissedilen ağrı ile çok da ilişkili olmadığını gösteriyor. İlaç dışı rahatlatıcı teknikleri öğrenen ve zihin hazırlığını tamamlamış anneler doğumda daha rahat
olduklarını belirtiyor” diyor.
TATLIDAN UZAK DUR!
Hamilelerin belki de kilo almasını önlemek için ortaya çıkan bu mit aslında oldukça yanlış. Çünkü yapılan yeni bir araştırmaya göre özellikle her gün çikolata tüketen hamilelerin bebeklerinin şanslı olduğunu gösteriyor. Bu bebekler altı aylık olduklarında çikolata tüketmeyen annelerin bebeklerine oranla daha az korkak oluyorlar ve daha fazla gülüyorlar.
Yapılan diğer bir araştırmaya göre ise üç aylık hamilelik döneminde, her hafta, beş defadan fazla çikolata tüketen anne adaylarının hipertansiyon olarak bilinen preeklamspsi hastalığına yakalanma riskleri yüzde 40 daha az oluyor.
GÖBEK ŞEKLİNE BAK CİNSİYETİ ANLA…
Türkiye’de en çok yapılanlardan biri de hamilenin göbek şekline bakarak cinsiyet tahmininde bulunmak. Eğer karın büyükse bebeğin kız, küçükse erkek olduğu söylenir. Ya da sivri karnın erkeği, yayvan karnınsa kızı işaret ettiğine inanılır… Fakat uzmanlar bunun bilimsel bir gerçeğe dayanmadığını belirtiyor. Çünkü göbeğin şekli anne adayının kas yapısına, vücut şekline, fetüsün yerleşim yerine ve de karın bölgesindeki yağ miktarına göre değişim gösteriyor.
MİDE YANMASI BEBEĞİN SAÇI ÇIKTIĞI İÇİN OLUR
Hamilelik dönemindeki mide yanması bebeğin saçının çıkmasıyla ilişkilendiriliyor. Oysa hamileliğin 30’uncu haftasında bazı anne adaylarında mide bulantısı ve yanma ortaya çıkabiliyor. Mide bulantısı, bu haftalarda mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasından kaynaklanıyor. Reflü olarak adlandırılan bu durum, hamilelerde sık yaşanıyor. Çünkü bütün kaslarda yaşanan gevşeme, sindirim sistemindeki kaslarda da gerçekleşiyor. Yemek borusu ile mide arasında çalışan ve aşağı doğru açılan kapak, hamilelikte gevşediği için, mideden yemek
borusuna doğru kaçak olmasına yol açıyor. Rahimdeki saçla, mide arasında hiçbir bağlantı yok. Önlem olarak asitli gıdalardan, yanmaya yol açan başka gıdalardan kaçınılması ve yemekten hemen sonra yatılmaması gerekiyor.
YE EKŞİYİ GETİR AYŞE’Yİ!
‘Ye ekşiyi getir Ayşe’yi, ye tatlıyı getir Hakkı’yı’ cümlesini duymayan hamile yoktur herhalde. Bu cümleden yola çıkarak halk arasında yanlış bilinen inanışlardan biri de anne adayının yediklerinin bebeğin cinsiyetini belirlediğidir. Oysa yapılan araştırmalar hamilelik döneminde yenilenlerin bebeğin cinsiyetiyle hiçbir ilişkisi olmadığını gösteriyor. Cinsiyeti belirleyen X ve Y kromozomlarıdır. X kromozomu taşıyan spermler, yani yumurtayı dölleyecek olan sperm, kız çocuğuna sebep olacaksa daha dayanıklıdır. Rahim içerisine ya da tüpün içerisinde daha fazla yaşayabilirler. Y kromozomu taşıyacak olan spermler ise daha hızlıdır. Daha çabuk yumurtaya ulaşıp yumurtayı dölledikleri takdirde bebeğin cinsiyeti erkek olur.
AİLE ŞİŞMANSA BEBEK DE ŞİŞMAN OLUR
Aslında bu da doğru değil. Annenin hamilelik boyunca beslenmesine dikkat etmesi bebeğin kilosundaki en önemli etken. Hamileliği boyunca fazla kilo alan annelerin bebeklerinde obezite riski, çok kilo almayanlara oranla dört kat daha fazla. Yapılan araştırmalar, fazla kilo almadan hamileliğini bitiren bir annenin çocuğunun, kilo aldığı diğer doğumlardaki çocuklardan daha zayıf olduğunu gösteriyor. Yazı: Nilgün Yıldız
Hamile kaldığınızı öğrendiğiniz ilk günden bu yana kapı komşunuzdan tutun hiç doğum yapmamış arkadaşınıza kadar herkes doktor kesildi. Siz ‘karnım ağrıyor’ diyorsunuz, onlar bebeğin cinsiyetine yoruyor, siz ‘göbeğim kaşınıyor’ dediğinizde, onlar bebeğinizin saç tipine karar veriyor. Bazen söylenenlere kulak tıkamak gerekiyor.
Hamilelik döneminde etrafınızdakilerin kulaktan dolma bilgilerini unutun ve doğrularla yüzleşmeye hazır olun. İşte en sık karşılaşılan doğru bildiğimiz yanlışlar…
NORMAL DOĞUMDAN SONRA CİNSELLİK ESKİSİ GİBİ OLAMAZ
Herhalde bu cümleyi sadece hamileler değil tüm kadınlar duymuştur. Bu inanışa göre kadınların normal doğumdan sonra cinsel organları genişler ve bu da cinsellikten alınan hazzı azaltır. Oysa bunun yanlış bir bilgi olduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Hakan Çoker, “Doğumdan sonra cinselliğin daha zevkli yaşandığını söyleyen kadınlar da var. Fiziksel sorunlardan ziyade bu durumu etkileyen değişen yaşam tarzı. İlişkiye bir bebeğin katılmasıyla uyku saatleri değişiyor ve eskisi gibi rahat bir zaman çifte ait olmuyor. Bunu yönetmek ve düzenlemek ebeveynlerin elinde” diyor.
HAMİLELİKTE CİNSELLİK BEBEĞİ OLUMSUZ YÖNDE ETKİLEYEBİLİR
Eğer riskli bir durum yoksa, hamilelikte cinselliğin olumlu yönde etkileri bile var. Cinsel ilişki sırasında salgılanan sevgi ve mutluluk hormonları, hamilelerin ve bebeğin ihtiyacı olan hormonlar. Doğum kontrolü olmadan cinselliğin yaşanıyor olması da bazı çiftleri özel olarak rahatlatıyor. Bu düşüncenin ortaya çıkmasının en önemli nedeni; cinsellik sırasında bebeğin seksi hissedip rahatsız olacağı endişesi. Bu kişilerin kendi duyguları, cinselliğe yükledikleri anlam ve seksi nasıl yaşadıklarıyla bağlantılı. Tamamen çiftlere özel bir durum olduğu için doğru ya da yanlış diye nitelendirmek mümkün değil.