Kucağa almalı mı, almamalı mı?

Yazı: Gülru İncu

Bebeğinin ağlaması her anneyi tedirgin eder. Siz de bebeğiniz ağlarken dünyanın başınıza yıkıldığını zannedebilirsiniz ama her ağlama bir sıkıntı ya da hastalık habercisi olmuyor, merak etmeyin. Bu ağlamaları dindirmek için de ilk yöntem olarak genellikle kucağa alınır bebek. Gerçekten de çoğu zaman işe yarar bu taktik. Fakat bebeğin kucağa alınmasıyla ilgili farklı yaklaşımların olması, son dönemde kafamızı karıştırır oldu. Bu yaklaşımlardan biri bebeğin olabildiğince az kucağa alınmasından yana… Bunun nedeni bebeğin kucağa alışmasını, şımarmasını önlemek ve annenin rahat etmesini sağlamak. Diğer yaklaşım ise tam tersi yönünde. Bu görüşe göre bebek hala anne karnındaymış gibi uzunca bir zaman anneyle neredeyse yapışık bir yaşam öneriliyor. Amerikan Hastanesi’nden Pedagog Güzide Soyak, bebeklerin yeni doğdukları günlerde sıklıkla ağladığını, bu ağlamaların bir kısmının da nedensiz olduğunu söylüyor. Yani bebekler çoğunlukla ihtiyaçlarını belirtmek için ağlıyor ve bu onların iletişim kurma yöntemi. Pedagog Soyak, “Yeni ebeveynlerin bu ağlamaların nedenlerini bulmakta ve uygun çözümleri oluşturmakta başlangıçta oldukça zorlandığını gözlemliyoruz. Bu süreç biraz da deneme-yanılma yöntemiyle öğreniliyor. Bebeğini tanımaya başlayan anne-babalar ise zamanla telaşlarının azaldığını hissediyor” diyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Bölümü’nden Uzman Psikolog Özge Merve Türk ise, “0-2 yaş ‘bırakalım ağlasın’ dönemi değildir” diyerek bu dönemin temel güvenin oluştuğu evre olduğuna ve ağladığında yanında olup sakinleştirmenin, şarkı söylemenin ve dokunmanın bebeği rahatlattığına dikkat çekiyor.

AĞLAMA NEDENLERİ ÇOK ÇEŞİTLİ

Peki gelelim mevzunun özüne; bu çocuklar neden ağlıyor? Çocukların ağlamasının aslında birçok nedeni olabiliyor. Özellikle beslenme ile ilgili olarak sıkça ihtiyaç belirtirler. Çok ufak olmaları, güçlü ve uzun süre emememeleri onların bu sıkıntısını ağlayarak ifade etmelerine neden olabilir. Annenin güvenli kollarında, sevgi ve şefkatle meme emmeleri ise bebekleri rahatlatır. Ayrıca, altını kirletmeyi, bulunduğu mekanın ve giysilerinin yarattığı ısı farklılıklarını, sağlık ile ilgili sorunlarını da ağlayarak ifade edebilirler. Bebekler herhangi bir sorunları olmadığında da kucakta olmayı isteyebilir. Pedagog Güzide Soyak, genellikle kalabalık ailelerde ve bakımı ile ilgili sıkıntısı olan bebeklerde kucağa alışmayı gözlemlediğini söylüyor. Psikolog Ebru Ermiş ise bebeğin kucağa alınması ile ilgili tek bir yaklaşımın doğru olmadığına inanıyor. “Her bebek ve her annebebek ilişkisi birbirinden farklı, önemli olan bunu bebeğin ihtiyacını karşılayacak düzeyde yapmak” diyen Ermiş, doğumdan hatta hamilelikten itibaren bebeklerin kendilerini anlatmaya başladığını, kendilerini dinlemeye hevesli anne ve babaların varlığını aradıklarını vurguluyor. 

İDEAL BİR FORMÜL YOK

Öyleyse biz ne yapacağız? Kucağa alalım mı almayalım mı? Bebeklerin anne kucağında bulunması ile ilgili ideal formül yok aslında. Her bebeğin ebeveyni ile kurduğu ilişki ve gelişimi bu süreci belirliyor. “Kucakta olmak sadece bebek için değil anne için de anlam taşıyor. Annenin kaygı düzeyi, bebeğin sahip olunması süreci ve eşlerin kendi ilişkileri de bu durumu etkileyebilir” diyen Pedagog Soyak, annelerin bebeğin ihtiyaçlarını anlaması ve zamanında karşılamasıyla birlikte temel güven duygusu gelişen bebeklerin daha az kucakta olmayı isteyeceğini söylüyor. Rahat ve sevgi dolu yaklaşımlar bebeğin anneyi daha az aramasına dolayısıyla daha az ağlamasına yol açıyor. Bazı bebekler dokunmaya ve ilgiye daha fazla ihtiyaç duyabiliyor. Bu tarzdaki bebeklerin kucağa alınması ama rahatladıktan sonra tekrar bırakılması öneriliyor. Göz temasının kurulabileceği bir alanda bulunmak da bebeklere iyi geliyor. Soyak, bebek büyüdükçe ağlama krizlerinin düzene gireceğini, toleransının artacağını ama hala ilk aylardaki kadar sık, nedensiz ağlıyor ve sürekli kucakta kalmayı tercih ediyorsa, bu durumun aile dinamikleri açısından ele alınması gerektiğini belirtiyor.

KUCAĞA ALIŞIR MI?

Dokunma, çocuğa pek çok olumlu katkısının yanında hem duygusal zeka hem de dil gelişimine katkısı açısından çok önemli. Ermiş, “Bebekler özellikle ilk aylarda ağlamalarına tutarlı ve sevgi dolu bir şekilde cevap almalı. Bebeğinize her dokunuşunuz, her yatıştırma girişiminiz, her besleyişiniz, her sallamanız, her öpücüğünüz, her ilgi ve dikkat gösterişiniz ona yeni tanıştığı dünyanın sevgi dolu, besleyici, iyi bir yer olduğunu öğretir” diyor. Bebeklerin özellikle ilk aylarda her ağladığında kucağa alınması gerektiğini savunan Ermiş, onların yaşama güvenle sarılabilmeleri için kucaklanmaya, ten temasına gereksinimleri olduğunu vurguluyor ancak her durumda ağlayan bebeği kucağa almanın bebeklerin düzenini bozan, onları tamamıyla yetişkinlere bağımlı duruma getiren, var olan kaynaklarını kullanmaktan alıkoyan bir tutum olduğunu da sözlerine ekliyor. Yani bebek her ağladığında bunun nedenini araştırmadan sürekli olarak bebeklerini kucaklarına alarak sakinleştirmeye çalışan annebabaların bebekleri kucağa alışıyor Öncelikle ağlamanın nedeni araştırılıp bebeğin ihtiyacını gidermek lazım. Bunun yanında kucağa almak dışında bebeği rahatlatacak yollar da var.

YOKSA PROTESTO MU?

Bebeklerin ağlamaları bazen bir şeyleri protesto ettikleri anlamına da gelebiliyor. Böyle zamanlarda uzmanlar bebeğin protesto etmesine izin verilmesi gerektiğini söylüyor. “Gerektiği noktada anne-babanın bebeğinin ağlamasını hoş görmesi, onun ayrı bir birey olduğunu kabul etmesi gerekir” diyen Ermiş, ağlamasına uzun süre cevap verilmeyen bebeğin aşırı duyarlı bir stres algılama sistemi geliştirebileceğini de söylüyor.

TEPKİ VERİN

Annenin duyarlı bir şekilde bebeğine yanıt vermesi sonraki aylarda iletişimde daha az sorun yaşanmasını sağlıyor. Ayrıca bebeğin, ihtiyacı olduğunda dinleneceği mesajını içselleştirmesine de yardımcı oluyor. Dolayısıyla, bebeğinizin ağlamalarını dikkate alıp yanıt vermeniz onun için çok önemli. Çünkü bu sayede bir şeye ihtiyacı olduğunda onu elde edebilecek gücün, kendinde mevcut olduğunun farkına varıyor. Ayrıca sorunlarının anne-babası tarafından çözümlenmeye çalışıldığını görmek, ona kendisinin, sizin gözünüzdeki değerini keşfetmesini sağlıyor ve bu ona ihtiyacı olan özgüveni getiriyor.

İKİ YAŞ SENDROMUNA DİKKAT!

İki yaş dönemi ‘Terrible Two (Korkunç İki Yaş)’ olarak biliniyor. Çocuğun benmerkezci olduğu bu dönemde, çocuklar istekleri konusunda direnç gösterebiliyor ve olmadığında ağlayabiliyor. Çocuk, istediğini elde etmek için ağlamayı koz olarak kullanıyor. Uzman Psikolog Özge Merve Türk, “Çocuk her ağladığında ebeveynler çocuğun istediğini yaparsa, bu durum her isteği olmadığı durumda ağlama krizleri ile dediğini yaptırmaya kadar varır. Ebeveynler baş edemez duruma gelir ve hem çocuk hem de ebeveynler büyük bir sıkıntı içine girer” diyor. Bu durumda çocuğa sınır koymak, istediği olmadığı zaman ağlaması için izin vermek, ebeveynlerin ne hissettiklerini söylemeleri işe yarayabiliyor. Çocuğu odaya kapatarak cezalandırmak gibi öfkeyi artırıcı ve anlamsız davranışlardan ise kesinlikle uzak durmak gerekiyor. Çünkü çocuğa öfkeli şekilde davranmak onun da aynı şekilde davranmasına model oluşturuyor.

DAVRANIŞLARINIZDA NET OLUN

İstediğini yaptırmak için öfkelenen ve ağlayan çocuğun bu davranışlarına son vermek isteyen ebeveynler, çocukların isteğini anında yerine getirebiliyor. Hızlı bir çözümmüş gibi görünse de, aslında bu durum çocuğun ağlamak ve istediğinin olması arasında ilişki kurmasını ve bu davranışını pekiştirmesini sağlıyor. Yapılması gereken, davranışlarda net olmak. Bu dönemde çocuğun her isteğine karşı çıkma ve yerine getirme arasındaki dengeyi iyi kurmak gerekiyor. Bu konuda çocuğun yerine kendinizi koymalısınız. Çocuğun istediği şeyi anlamsız görebilirsiniz; ama bunun çocuğunuz için çok değerli olabileceğini unutmayın.

ENGELLENEN ÇOCUK AĞLAR

“3-5 yaş arası çocuklar oyun çocuğudur. Bebek büyüdükçe, dili ve toplumsallığı arttıkça isteklerini sözle ifadeye başlar. Girişken, kendini göstermek isteyen, beğeni uyandırmaya yönelik davranışlar gösterir” diyen Uzman Psikolog Özge Merve Türk, anne ve babaların çocuğun beğenilen davranışlarını ‘aferin’, ‘bravo’ gibi sözlerle ödüllendirmesinin olumlu davranışları pekiştirdiğini vurguluyor. Bu dönemde çocuklar çok fazla soru soruyor ve anne-babadan cevap bekliyor. Bağımsızlık ve bireysellik kurma çabası içerisinde olan çocuk anne ve baba tarafından engellenmelerle karşılaşırsa ağlama krizleri oluşabiliyor. Ona seçme özgürlüğü tanımak, sabrederek anlatmasını beklemek, sözel ödüllerle desteklemek ve sorularına açıklıkla cevap vermek çocuğun bu tutumunu engelleyebiliyor.

SAKİNLEŞTİRECEK YÖNTEMLERİ DENEYİN

Bazı anneler bebekleri ağladığında, onları susana dek yalnızlığa terk ederek onları terbiye ettiklerini düşünüyor. Ağladıklarında yanlarına kimsenin gelmediğini gören bebeklerin, bir süre sonra ağlamaktan vazgeçtikleri doğru ancak bunun doğurduğu olumsuz sonuçlar sözde getirilerinden çok daha fazla. Dokuz ay boyunca tüm ihtiyaçlarını karşılayan annenin, dışarıdaki dünyada kendine uzak olduğunu görmek, bebeğin yeni hayatına adapte olmasını hayli zorlaştıracağı gibi ebeveyniyle ilişkisine de zarar veriyor. Küçük bebeğiniz ağladığında onu tam olarak ne zaman kucağınıza almanız gerektiği konusunda, ikilemde kalmanıza lüzum yok. Onu sakinleştirecek yolların hepsini deneyin. En sonunda en çok işe yarayanını keşfetmiş olacaksınız. İhtiyacı olduğunda yanında olmanız, ilk denemede en etkili yolu bulmanızdan çok daha önemli. İşte bebeğinizi rahatlatacak öneriler…

• Oyalanması için karyolasının üzerine sesli, müzikli, hareket eden bir oyuncak asın.

• Ağlamadığı zaman kucağınıza alarak sevin.

• Dikkatini farklı bir noktaya çekerek sakinleştirin.

• Kucağınıza almadan yattığı yerde sırtını okşayarak, bebek masajı yaparak rahatlatmaya çalışın.

• Kısık sesle müzik çalın, ninni söyleyin.

• Kucakta veya salıncakta sallayın.

• Sevdiği ve ilgi duyduğu bir objeyi gösterin.

• Bebeğiniz ağladığında yapmanız gereken tek şeyin onu bir an önce susturmak olduğunu düşünmeyin. Önce neden ağladığını bulmaya çalışarak, aranızdaki iletişimin en sağlıklı şekilde kurulmasını sağlayın.

• Bunlara rağmen yine de çocuğunuzun ağlamasının önüne geçemiyor ve onu anlayamıyorsanız bir uzmandan destek almak faydalı olabilir.

Başa dön tuşu